İç İşleri Bakanlığınca yayınlanan 16.03.2020 tarihli genelge uyarınca 81 ilde, tiyatro, sinema, gösteri merkezi, konser salonu, nişan/düğün salonu, çalgılı/müzikli lokanta/kafe, gazino, birahane, taverna, kahvehane, kıraathane, kafeterya, kır bahçesi, nargile salonu, nargile kafe, internet salonu, internet kafe, her türlü oyun salonları, her türlü kapalı çocuk oyun alanları (AVM ve lokanta içindekiler dahil), çay bahçesi, dernek lokalleri, lunapark, yüzme havuzu, hamam, sauna, kaplıca, masaj salonu, SPA ve spor merkezlerinin faaliyetleri geçici bir bir süreliğine durduruldu. Kısa süre sonra yapılan bir diğer açıklama ile restoranlar ile pastane ve benzeri işyerlerinin, sadece paket servis, gel-al benzeri şekilde, müşterilerin oturmasına müsaade etmeden hizmet verebilecekleri açıklandı.

Tüm dünyayı etkisi altına alan Koronavirüs (Covid-19) salgını nedeniyle Türkiye dâhil olmak üzere çoğu ülkede olağanüstü tedbirler alınmıştır. Türkiye’de alınan tedbirler arasında işletmelerin faaliyetlerinin geçici olarak kapatılması, halkın dışarı çıkmamaya teşvik edilmesi, belli yaşın üzerindeki vatandaşların dışarı çıkmalarının yasaklanması gibi önlemler yer almaktadır. Bu durumun ekonomi üzerinde ciddi bir etkisi olacağı aşikârdır. Nitekim işletmelerin bir kısmı faaliyetlerinin durdurması sebebi ile diğer bir kısmı ise müşterilerin sokağa çıkmamasından dolayı kar elde edememektedir. Birçok esnaf açısından işler durma noktasına gelmiştir. Koronavirüs sebebiyle kar elde edemeyen ve hatta zarar eden esnafın kiraları ödemekte güçlük çekeceği, belki de ödeyemeyeceğini öngörmek zor değildir. Peki, bu durumda esnaf/işletmeci kirayı ödemek zorunda mıdır? Hukuken hangi yollara başvurabilir?

Türk Hukuku’nda aşırı ifa güçlüğü Türk Borçlar Kanunu’nun 138. Maddesinde düzenlenmiştir. Davayı açabilmenin şartları kanunda şu şekilde düzenlenmiştir.

Sözleşmenin yapıldığı sırada taraflarca öngörülmeyen ve öngörülmesi de beklenmeyen olağanüstü bir durum, borçludan kaynaklanmayan bir sebeple ortaya çıkar ve sözleşmenin yapıldığı sırada mevcut olguları, kendisinden ifanın istenmesini dürüstlük kurallarına aykırı düşecek derecede borçlu aleyhine değiştirir ve borçlu da borcunu henüz ifa etmemiş veya ifanın aşırı ölçüde güçleşmesinden doğan haklarını saklı tutarak ifa etmiş olursa borçlu, hâkimden sözleşmenin yeni koşullara uyarlanmasını isteme, bu mümkün olmadığı takdirde sözleşmeden dönme hakkına sahiptir. Sürekli edimli sözleşmelerde borçlu, kural olarak dönme hakkının yerine fesih hakkını kullanır.”

İlgili madde uyarınca kendisinden kaynaklanamayan olağanüstü bir sebepten ötürü kirasını ödemekte güçlük çeken kiracı mahkemeden sözleşmenin uyarlanmasını talep edebilir. Davanın amacı kira bedelinin ve sair sözleşme hükümlerinin yeni şartlara uygun olarak uyarlanmasıdır. Bir diğer deyişle kira bedelinin azaltılması vb. çözümlerin bulunmasıdır.

Türk Borçlar Kanunu uyarınca davayı açmanın şartları şu şekildedir.

ŞARLARI

1.      Mağdurdan kaynaklanmayan olağanüstü durum

2.      Öngörülemez olma

3.      İfanın beklenemez olması  

4.      Borcun ifa edilmemiş olması veya ihtirazı kayıt

Buna göre küresel etkileri olan, ölümlere sebebiyet veren Koronavirüs’ün mahkeme tarafından olağanüstü ve öngörülemez bir durum olarak değerlendirileceği kanaatindeyiz. İşletmesinin faaliyetleri durdurulan veyahut durumdan etkilenerek zarar eden işletmecilerden ifanın beklenemeyeceği aksi halde büyük mağduriyetler yaşanacağı açıktır. Yukarıda izah edilen sebeplerle işletmeciler/esnaflar oluşan bu mağduriyetlerinin giderilmesi için bir uyarlama davası açmak suretiyle hukuken haklarını arayabilirler.

Burada önemle belirtmek gerekir ki öncelikle bu davanın açılabilmesi için işletmecilerin kira borçlarını ödememiş olmaları veyahut ödeseler bile bir ihtirazı kayıt koymak suretiyle ödemeleri gerekmektedir. Örneğin EFT ile yapıla bir ödemenin açıklama kısmına şu şekilde yazılabilir. “Koronavirüs sebebiyle değişen şartlar için ileride uyarlama davası açma hakkım saklı kalmak kaydı ile …. ayına ilişkin kira ödemesidir”

Elbette burada işletmecilerin en büyük endişesi kirayı ödemedikleri takdirde işyerlerinden tahliye edilip edilmeyeceklerine ilişkindir. Bu durumda yukarıda izah edildiği şekilde bir ihtirazı kayıt eklenerek ödeme yapılabilir. Bununla birlikte imkânı bulunmayan işletmeciler ödeme yapmayabilirler. 26 Mart 2020 tarihli Resmî Gazetede yayınlanan 7226 numaralı BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN ‘un geçici ikinci maddesi uyarınca;

1/3/2020 tarihinden 30/6/2020 tarihine kadar işleyecek iş yeri kira bedelinin ödenememesi kira sözleşmesinin feshi ve tahliye sebebi oluşturmaz.

Dolayısıyla kanunda belirlenen tarihler arasında işletmeciler kira ödemekten imtina edebilirler. Bu madde ile işletmecilere bu zor günlerde kolaylık sağlanması amaçlanmıştır.

Tüm bunlara ek olarak Tedbirler kanunda belirlenen süreleri aşsa dahi işletmeciler yine de ödeme yapmaktan imtina edebilirler. Bu durumda derhal bir uyarlama davası açılması gerekmekte ve açılan uyarlama davasının olası tahliye davalarına bekletici mesele olarak sunulması gerekmektedir. Yargıtay’ın bu yönde içtihatları mevcuttur. Bu sayede uyarlama davası sona erene kadar işletmeciler işyerlerinde faaliyet göstermeye devam edebilirler.