1 Ocak 2023’te yürürlüğe giren Alman Tedarik Zincirlerinde Durum Tespiti Yasası (LkSG)

Sadece Alman şirketlerini değil, bu şirketlerin ticari ilişki içerisinde bulunan binlerce Türk işletmesini, Türkiye ekonomisinin performansını da etkileyebilecek düzeyde çok önemli bir takım yasal düzenlemeleri içermektedir.

 

Bilindiği üzere Türkiye için Almanya ile ekonomik ilişkiler büyük önem taşıyor. AB’nin en büyük ekonomisi olan Almanya, halen Türkiye’nin bir numaralı ticaret ortağı ve iki ülke arasındaki ticaret hacmi 41 milyar euroyu aşıyor. Almanya aynı zamanda Türkiye’ye en fazla yatırım yapan Avrupa ülkelerinden. Almanya’nın en önemli şirketleri Türkiye’de yatırımcı, Türkiye’de 7 bin 800’den fazla Alman ya da Alman sermayeli Türk şirketi faaliyet gösteriyor, yüz binlerce kişiye istihdam sağlıyorlar.

 

Almanya’daki yeni yasa ne öngörüyor?

 

Yasa, Alman şirketlerinin ekonomik ilişkilerini, yatırımlarını, ticaretini, insan hakları ve çevrenin korunması şartlarına, kriterlerine endeksliyor. Alman Tedarik Zincirlerinde Durum Tespiti Yasası’nda (LkSG), Alman şirketlerinin tedarik zincirlerinde insan hakları ve çevrenin korunması gibi alanlarda uymaları gereken kurallar ve standartlar sıralanıyor.

 

Örneğin; çocuk işçi çalıştırılmaması, iş sağlığı ve güvenliği kurallarına uyulması, sendikal haklara saygı ve hukuka aykırı bir şekilde taşınmaz mallara el konulmaması bunlardan bazıları. Tedarikçilerin, etnik köken, cinsiyet, siyasi görüş ve cinsel yönelim gibi nedenlerden ötürü ayrımcılık yapmama yasağına uymaları da gerekecek. Aynı zamanda Alman şirketleri, tedarikçilerinin hava kirliliğine sebep olmamalarına özen göstermek zorunda. Üretim süreçlerinde çevrenin korunması, hava

kirliliğine sebebiyet verilmemesi, toprağın ve su kaynaklarının kirletilmemesi ve atıkların çevreye zarar verecek şekilde taşınmaması da yasada yer alan hükümlerden.

 

 

Yasa ilk aşamada, idari merkezi Almanya’da bulunan ve 3 binden fazla çalışanı olan işletmeleri kapsayacak. 2024 yılından itibaren ise Almanya’da bin ve daha fazla çalışanı olan işletmeler için geçerli olacak.

 

Yasada yer alan hükümlere uymayan Alman şirketlerine, 8 milyon euroya kadar idari para cezaları uygulanabilecek. Yıllık cirosu 400 milyon euroyu aşan işletmeler ise toplam cirolarının yüzde 2’sine kadar ulaşacak para cezası ödemek durumunda kalabilecek. İhlalin ciddiyetine bağlı olarak şirketler kamu ihalelerinden de muaf tutulabilecek.

 

Alman yasası neden Türkiye’yi etkileyecek?

 

Yasanın getirdiği yeni yükümlülükler kapsamında Alman şirketlerin insan hakları ve çevre kıstaslarına uyduğunu belgeleyemeyen Türk tedarikçilerle çalışmaktan kaçınabilecekleri öngörülmektedir. Zira Almanya’daki yeni yasa ile birlikte artık Alman şirketlerinin tedarik zincirlerindeki insan hakları ve çevrenin korunmasına dair ihlallerinden doğrudan sorumlu hale gelmektedir.

 

Bu, Alman şirketlerine tedarikçilerinin bu kıstaslara uyup uymadığına bakma ve bunlara uyan tedarikçilerle çalışma yükümlülüğü getiriyor. Üçüncü ülke tedarikçileri de bu nedenle kendilerini bu kıstaslara uyan bir iş ortağı olarak konumlandırmak zorunda bırakılıyor. Bu yasal düzenleme aynı zamanda Türk şirketleri için de inanılmaz boyutta bir uyum baskısı getireceği düşüncesindeyiz. Çünkü Alman şirketleri, bu yasadaki kıstaslara uyduğunu belgeleyemeyen bir tedarikçiyle çalışamayacak, eğer bazı ülkelerde sorunlar

görüyorlarsa, kendilerine başka alternatifler arama yoluna gidebilecektir.

 

Alman mahkemelerinde dava açılabilir

 

Yürürlüğe giren yeni yasa uyarınca, Türkiye gibi tedarikçi ülkelerde çalışan işçiler, Almanya’daki sivil toplum kuruluşları ve sendikalar aracılığıyla Alman mahkemelerinde davalar açılmasını sağlayabilecek.

barlas-law-firm-logo-white

Adres

AGAOGLU MASLAK1453
Maslak Mah. Tas Yoncası Sok.
C7 Blok D:45 Kat:8
Sariyer Istanbul – Turkey

+90 212 274 99 53 / 54
info@barlaslaw.com

© 2019 Barlas Hukuk Bürosu. Tüm Hakları Saklıdır.

site by boozaa

error: Bu içerik korumalıdır.