Suriyeli İşçilere Çalışma İzni Nasıl Alınır?

Suriyeli işçi çalıştırma, –güncelleme 02.01.2020-  Suriyeli çalıştıracak firmalar için Çalışma Bakanlığı, çalışma izni harcını 347,10 TL olarak güncellemiştir.   Bu sayfa, Suriyeli işçi çalıştıracak firmalar için benzersiz ve güncel bilgiler ışığında oluşturulmuştur.

Suriyeli işçi çalıştırma şartları 

İş yerinizde geçici koruma kartı (GKK) sahibi bir Suriyeli işçi çalıştırmak için SGK ya kayıtlı en az bir  Türk personelinizin olması yeterlidir, berberler, oto sanayiler ve diğer tüm çırak ve kalfa ihtiyacı olan küçük esnaflar isterlerse çalışma izni alarak iş yerlerinde bir Suriyeliyi yasal olarak çalıştırabilirler.

Fabrikada Suriyeli çalıştırmak zorunlu değildir fakat ihtiyaç olması durumunda çalışacak her bir Suriyeli için en az 10 Türk personel olması gerekmektedir. Çalışacak Suriyeli sayısı toplam personelin %10 undan fazla olamaz. Örneğin 100 kişinin çalıştığı bir fabrikada sadece 10 Suriyeli işçiye çalışma izni alabilirsiniz.

Suriyeli işçiye ödenecek ücret asgari ücret  veya üstü olmalıdır, diğer yabancılar için taban ücret asgari ücretin bir buçuk katıdır.

Dernek ve Vakıf ve Sivil toplum kuruluşları haricinde Suriyeli işçi çalıştırmak isteyen kişi veya kurumlar bir yabancı için on Türk çalıştırmak zorundadır. On kişiden az Türk çalışanı olan iş yerlerinde sadece bir Suriyeli işçiye çalışma izni alınabilir.

Suriyeli işçi çalıştırmak isteyenlerin Çalışma İzni Alma Zorunluluğu vardır. 

Suriyeli işçi çalışma izni olmaksızın Türkiye’de çalışamaz veya çalıştırılmaz. Çalışma izni olmaksızın çalışan Suriyeli işçiler ile bunları çalıştıranlar hakkında 27/2/2003 tarihli ve 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Konunun ilgili hükümleri uygulanır. http://www.calismaizni.gov.tr/html/kacak-yabanc%C4%B1-isci-calistirma-cezasi/

Suriyeli işçi çalıştırma izni nasıl alınır?

Gecici koruma (GKK) sağlanan yabancılar için, GKK kayıt tarihinden altı ay sonra çalışma izni almak için bakanlığa başvuruda bulunabilirler. Çalışma izni başvuruları, GKK sağlanan yabancıları çalıştıracak işveren tarafından e-Devlet Kapısı üzerinden yapılır.

Bağımsız çalışma iznine başvurma hakkı olan geçici koruma sağlanan yabancılar kendi adına başvuru yapar.

Mevsimlik tarım veya hayvancılık işlerinde çalışacak geçici koruma sağlanan yabancılar, çalışma izni muafiyeti kapsamındadır. Çalışma izni muafiyeti başvuruları geçici koruma sağlanan il valiliğine yapılır.Bu başvurular, ilgili valilik tarafından Bakanlığa bildirilir.Bakanlıkça, mevsimlik tarım veya hayvancılık işlerinde çalışacak geçici koruma sağlanan yabancılara ilişkin il ve kota sınırlaması getirilebilir.

Değerlendirme

Çalışma izni başvurularının değerlendirilmesinde, 29/8/2003 tarihli ve 25214 sayılı Resmî Gazete’ de yayımlanan Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanunun Uygulama Yönetmeliğinin 13 üncü maddesi uyarınca Bakanlıkça değerlendirme kriterleri belirlenir.

Kanunlarda yalnızca Türk vatandaşları tarafından icrasına izin verilen iş ve meslekler için yapılan başvurular değerlendirme yapılmaksızın işlemden kaldırılır.

Bakanlığa çalışma izin başvurusu için: sağlık meslek mensuplarının Sağlık Bakanlığından, eğitim meslek   mensuplarının ise Milli Eğitim Bakanlığından veya Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından ön izin almaları gerekir. Ön izin belgesi olmayan başvurular değerlendirme yapılmaksızın işlemden kaldırılır.

Çalışma İzni Verilecek İller

Geçici koruma sağlanan yabancılara çalışma iznine başvuru hakkı verilmesinde, Geçici Koruma Yönetmenliğinin 24 üncü maddesi uyarınca yabancının kalmasına izin verilen iller esas alınır. Yani Suriyeli işçi geçici kimlik kartını hangi ilden aldıysa o il de çalışmak zorundadır.

Kamu düzeni, kamu güvenliği ya da kamu sağlığı yönüyle çalışma izni verilmesinde sakınca görüldüğünün İçişleri Bakanlığınca bildirildi illerde çalışma izni verilmesi, Bakanlıkça durdurulur. Bu illerde, verilmiş çalışma izinleri uzatılmaz. Ancak, yabancının bu ilde kalma hakkı devam ediyorsa, önceden verilen ve geçerliliği devam eden çalışma izinleri, sona erdiği tarihe kadar uzatılır.

İstihdam Kotası

Çalışma izni başvurularının değerlendirilmesinde, iş yerinde çalışan Türk vatandaşı sayısı üzerinden sektör ve illere açık iş ve işe yerleştirmeler dikkate alınarak Bakanlıkça, geçici koruma sağlanan yabancı istihdamı kotası değişen oranlarda uygulanabilir. Üçüncü fıkra hükmü saklı kalmak üzere, çalışma iznine başvurulan iş yerinde çalışan geçici koruma sağlanan yabancı sayısı, iş yerinde çalışan Türk vatandaşı sayısının yüzde onunu geçemez. Bu demek oluyor ki iş yerinizde 100 kişi çalışıyorsa sadece 10 Suriyeli işçi çalıştırabilirsiniz.

Toplam çalışan sayısı ondan az olan iş yerlerinde en fazla bir geçici koruma sağlanan yabancının çalışmasına izin verilebilir.

İşveren tarafından; iş yerinin kayıtlı bulunduğu Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünden, çalışma izni başvurusu tarihinden önceki dört haftalık süre içerisinde yabancının çalıştırılacağı işi yapacak aynı nitelikte Türk vatandaşı bulunamadığının belgelendirildiği başvurularda istihdam kotası uygulanmayabilir.

Çalışma İzni Verilmesi ve Bildirimi

Başvurusu olumlu değerlendirilen yabancılara Bakanlık tarafından çalışma izni verilir ve bu durum İçişleri Bakanlığı ile işverene bildirilir.

Mevsimlik tarım veya hayvancılık işlerinde çalışması uygun görülen geçici koruma sağlanan yabancılara verilen çalışma izni muafiyetleri ilgili valiliğe bildirilir.

Suriyeli işçilere verilecek ücret

Geçici koruma sağlanan Suriyeli işçiye asgari ücretin altında ücret ödenemez. Suriyeli işçi nin  Dernek, Vakıf ve Kâr Amacı Gütmeyen Kuruluşlarda Çalışması 4/11/2014 tarihli ve 5253 sayılı Dernek Kanunu uyarınca kamu yararına çalışan dernek statüsüne sahip dernekler ile 30/7/2003 tarihli ve 4962 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Vakıflara Vergi Muafiyeti Tanınması Hakkında Kanun uyarınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar, insani yardım hizmeti faaliyetlerinde geçici koruma sağlanan yabancıları çalıştırmak üzere Bakanlığa başvurabilirler.

Yukarıdaki kapsamında yer almayan dernekler, dernek şube veya temsilcilikleri, federasyonlar, konfederasyonlar ve yabancı dernekler ile merkezleri yurt dışında bulunan dernek ve vakıf dışındaki kâr amacı gütmeyen kuruluşların Türkiye’deki şube veya temsilcilikleri geçici koruma sağlanan Suriyeli işçi çalıştırmak üzere Bakanlığa başvurabilirler. Ancak, başvuru yapan kuruluşlara ilişkin İçişleri Bakanlığının uygun görüşü aranır. Uygun görüş alınamayan kuruluşlara ait başvurular değerlendirme yapılmaksızın işlemden kaldırılır.

Mesleki Eğitim

Türkiye İş Kurumu tarafından aktif iş gücü hizmetleri kapsamında düzenlenen kurs ve programlar kapsamında bir iş yerinde mesleki eğitim ve işbaşı eğitimi görecekler ile bu kişilerin eğitim süresinin sonunda aynı iş yerinde çalıştırılması için Bakanlığa başvuruda bulunabilirler.

Bu madde kapsamında yapılacak başvurularda, Bakanlıkça iş yeri istihdam kotası farklı uygulanabilir.

Yönetmelik kapsamında geçici koruması sonlandırılan veya iptal edilen Suriyeli işçilerin almış olduğu çalışma izinleri iptal edilir.

Yasal Dayanak

Suriyeli işçi çalıştırma yönetmeliği

Bu rehberin amacı, 4/4/2013 tarihli ve 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu uyarınca geçici koruma sağlanan yabancılar adına düzenlenecek çalışma izinleri ile mevsimlik tarım veya hayvancılık işlerinde çalışacaklara sağlanacak çalışma izni muafiyetine ilişkin usul ve esasların belirlenmesidir.

1.2. Yasal Dayanaklar

Bu rehber, 6458 sayılı Kanunun 91 inci maddesi ile 13/10/2014 tarihli ve 2014/6883 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı uyarınca 22/10/2014 tarihli ve 29153 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan “Geçici Koruma Yönetmeliği”nin 29 uncu maddesine dayanılarak hazırlanmıştır.

Bu rehber aynı zamanda, Bakanlar Kurulu tarafından 11/1/2016 tarihinde kararlaştırılarak 15/1/2016 tarihli ve 29594 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren “Geçici Koruma Sağlanan Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmelik” hükümleri esas alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı, Valilikler, Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlükleri ile diğer ilgili kurumların görev ve yetkileri ile geçici koruma sağlananlar ve bunların işverenlerinin yükümlüklerini belirlemek amacıyla hazırlanmıştır.

1.3. Tanımlar

Bu Rehberde yer alan;

  1. a) Bakanlık: Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığını,
  2. b) İl Müdürlüğü: Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğünü,
  3. c) Otomasyon sistemi: Yabancıların Çalışma İzinleri Otomasyon Sistemini,
  4. d) Yabancı kimlik numarası: Geçici koruma sağlanan yabancıların 99 ile başlayan 11 haneli kimlik numarasını ifade eder.

 

İKİNCİ BÖLÜM

MEVSİMLİK TARIM VE HAYVANCILIK İŞLERİNDE ÇALIŞMA İZNİ MUAFİYETİ

2.1. Başvuru Şartları

Geçici koruma sağlanan yabancılardan aşağıda belirtilen şartları taşıyanların çalışma izni muafiyet başvuruları kabul edilir:

  1. a) Yabancının geçici koruma kapsamında olduğunu belirten geçici koruma kimlik belgesinin/yabancı tanıtma belgesinin ve yabancı kimlik numarasının olması,
  2. b) Çalışma izni muafiyeti başvurusunun yapıldığı tarih itibarıyla en az altı aylık geçici koruma süresinin doldurulmuş olması,
  3. c) Geçici koruma kaydına göre yabancıya kalma hakkı sağlanan ilde ve sadece mevsimlik tarım ve hayvancılık işlerinde çalışmak üzere başvuru yapılması.

2.2. Başvuru Usulü ve Değerlendirme

  1. a) Çalışma izni muafiyet başvurusu, yabancı tarafından geçici koruma kimlik belgesi/yabancı tanıtma belgesi ile geçici koruma ile kalma hakkı sağlanan ildeki İl Müdürlüğüne yapılır.
  2. b) İl Müdürlüğünün yetkili kullanıcısı tarafından yabancının kimlik numarası otomasyon sistemine girildikten sonra sorgulama yapılarak yabancıya ait kimlik bilgileri getirilir.
  3. c) Yapılan sorgulamada; yabancının geçici koruma kapsamında olduğu, başvurunun yapıldığı tarih itibarıyla en az altı aylık geçici koruma süresinin doldurulduğu, İçişleri Bakanlığı kayıtlarından teyit edilemezse otomasyon sisteminde işleme devam edilemeyeceği uyarısı alınır.
  4. d) Geçici korunan yabancının çalışma izni muafiyeti talep ettiği il bilgisinin seçilmesi ve kaydedilmesi ile kayıt işlemi tamamlanır. Seçilen il kodu ile İçişleri Bakanlığı kayıtlarına göre yabancıya kalma hakkı sağlanan il kodunun uyuşmaması halinde otomasyon sisteminde işleme devam edilemeyeceği uyarısı alınır.
  5. e) Geçerli bir çalışma izni bulunan geçici koruma sağlanan yabancının, çalışma izni muafiyet başvurusu yapacak olması halinde otomasyon sisteminde işleme devam edilemeyeceği uyarısı alınır. Ancak çalışma izninin iptal edilmesi sonrasında muafiyet başvurusuna devam edilebilir.
  6. f) Kaydı tamamlanarak talebi uygun görülen geçici koruma sağlanan yabancıya, otomasyon sistemi üzerinden çıktısı alınan çalışma izni muafiyeti bilgi formu verilecektir.
  7. g) Çalışma izni muafiyetini iptal ettirmek amacıyla geçici koruma sağlanan yabancı tarafından il müdürlüğüne başvuru yapılması halinde, il müdürlüğünce gerekli iptal işlemi otomasyon sistemi üzerinden yapılır.

2.3. Çalışma İzni Muafiyeti Bilgi Formunun Kapsamı ve İçeriği

  1. a) Sadece mevsimlik tarım veya hayvancılık işlerinde çalışabilecekleri,
  2. b) Geçici koruma sağlanan ilden başka bir ilde çalışma haklarının bulunmadığı,
  3. c) Çalışma izni muafiyeti bilgi formunun geçici koruma kimlik belgesi/yabancı tanıtma belgesi ile birlikte ibraz edilmesi zorunluluğunun bulunduğu,
  4. d) Muafiyetin sona erme tarihinden sonra çalışmaya devam edilecek olması halinde, İl Müdürlüğüne yeniden başvurulması gerektiği,
  5. e) Geçici koruma sağlanan yabancının çalışma izni muafiyeti kapsamında olup olmadığının Yabancı Çalışma İzni Sorgulama Sistemi (calismaizni.gov.tr) üzerinden yabancı kimlik numarası girilerek sorgulanabileceği, çalışma izni muafiyeti bilgi formunda Türkçe ve Arapça olarak belirtilir.

2.4. Valiliklere Bildirim Mevsimlik tarım ve hayvancılık işlerinde çalışmak üzere çalışma izni muafiyeti bilgi formu verilen geçici korunan yabancıların il müdürlüklerince her ay otomasyon sistemi üzerinden alınan listesi, izleyen ayın ilk haftası içerisinde Valiliğe bildirilir.

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

ÇALIŞMA İZNİ

3.1. Başvuru Şartları

Geçici koruma sağlanan yabancılardan aşağıda belirtilen şartları taşıyanları çalıştırmak üzere yapılan başvurular kabul edilir:

  1. a) Yabancının geçici koruma kapsamında olduğunu belirten geçici koruma kimlik belgesinin/yabancı tanıtma belgesinin ve yabancı kimlik numarasının olması,
  2. b) Çalışma izni başvurusunun yapıldığı tarih itibarıyla en az altı aylık geçici koruma süresinin doldurulmuş olması,
  3. c) Geçici koruma kaydına göre yabancıya kalma hakkı sağlanan ilde çalışmak üzere başvuru yapılması,
  4. d) Ön izin alma zorunluluğu olan mesleklerde çalışacak geçici korunanların, ilgili Bakanlıklardan ön izin belgesinin alınmış olması.
  5. e) Geçici koruma sağlanan yabancının başka bir işverenin yanında çalışmak üzere düzenlenen çalışma izninin ya da bu yabancı için daha önce yapılmış sonuçlanmayan bir başvurusunun bulunmaması.

3.2. Başvuru Usulü

  1. a) Çalışma izni başvurusu, geçici koruma sağlanan yabancıları çalıştıracak işverenler tarafından yapılır.
  2. b) Başvuru, e-Devlet Kapısı üzerinden (turkiye.gov.tr ) online olarak otomasyon sisteminde geçici koruma kapsamındaki yabancılar için ayrılan modül seçilerek yapılır.
  3. c) Otomasyon sisteminde işveren kaydı olmayanlar öncelikle işveren kaydı oluştururlar.
  4. d) Otomasyon sistemine yabancının kimlik numarası girildikten sonra sorgulama yapılarak yabancıya ait nüfus bilgileri getirilir.
  5. e) Yapılan sorgulamada; yabancının geçici koruma kapsamında olduğu, başvurunun yapıldığı tarih itibarıyla en az altı aylık geçici koruma süresinin doldurulduğu, İçişleri Bakanlığı kayıtlarından teyit edilemezse otomasyon sisteminde işleme devam edilemeyeceği uyarısı alınır.
  6. f) Geçici korunan yabancının çalışılacağı adres bilgisinin sistem girilmesi esnasında seçilen il ile yabancıya geçici koruma ile kalma hakkı sağlanan ilin kodunun uyuşmaması halinde otomasyon sisteminde işleme devam edilemeyeceği uyarısı alınır.
  7. g) Yabancıya ve işverenine ait bilgilerin otomasyon sistemine eksiksiz girilmesi ve yabancı ve işveren arasında düzenlenen iş sözleşmesi ile yabancının fotoğrafının sisteme taranılması zorunludur.
  8. h) Geçici koruma sağlanan yabancının daha önce yapılmış değerlendirme aşamasında bir başvurusunun bulunması halinde otomasyon sisteminde işleme devam edilemez.
  9. i) Çalışma izin başvurusunun otomasyon sistemi üzerinden online yapılması yeterli olup, Bakanlığa kağıt ortamında herhangi belge gönderilmeyecektir.
  10. j) Geçici koruma kapsamında kendi adına ve hesabına bağımsız çalışan yabancılar vergi numaraları olması kaydıyla işyerinin kuruluş işlemlerinin tamamlanması sonrasında, şirketler için ticaret sicil gazetesi, gerçek kişi tacirler ile esnaf ve sanatkarlar için ilgili oda sicil kayıt belgesi gibi işyerinin faaliyetini gösterir belgelerin başvuru esnasında otomasyon sistemine taranılması suretiyle çalışmaya başlamadan önce çalışma izni almak zorundadır. Yetkili idarelerce, işyeri açma ve çalışma ruhsatı verilirken yabancının çalışma izninin bulunması koşulu aranılacaktır.

3.3. Çalışma İzni Başvurularının Değerlendirilmesi

Bakanlıkça, çalışma izni başvuruları aşağıda belirtilen hallerde reddedilir:

  1. a) İşyerinde geçici koruma kapsamında çalışan sayısının, aynı işyerinde çalışan Türk vatandaşı sayısının yüzde onunu geçmesi,
  2. b) Başvurunun, özel kanunları ile yalnızca Türk vatandaşları tarafından icrasına izin verilen iş ve meslekler için yapılmış olması,
  3. c) Sağlık meslek mensupları için Sağlık Bakanlığından, eğitim meslek mensupları için Milli Eğitim Bakanlığından veya Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından ön izin alınmaması,
  4. d) Değerlendirme kriterlerinin karşılanmaması,
  5. e) İlgili mercilerin olumsuz görüşünün bulunması.

3.4. Çalışma İzin Belgesi ve Bildirim

  1. a) Çalışma izni başvurusuna ilişkin Bakanlıkça yapılan değerlendirmenin sonucu, geçici koruma sağlanan yabancıyı çalıştırmak isteyen işverene ve İçişleri Bakanlığına online olarak bildirilir.
  2. b) Talebi uygun görülen geçici koruma sağlanan yabancı için Bakanlıkça oluşturulan çalışma izni otomasyon sisteminde “Başvuru Takip” kısmında görüntülenebilecektir. Ayrıca, yabancı adına Bakanlıkça düzenlenen kart şeklindeki çalışma izin belgesi yabancının çalışacağı adrese nitelikli kurye ile gönderilecektir.
  3. c) Çalışma izni verilen geçici koruma sağlanan yabancı, işinin gereği olarak farklı bir ilde bulunmasının zorunlu olduğu hallerde, göç idaresi il müdürlüğüne bu durumu bildirmekle yükümlüdür.

3.5. İstihdam Kotası

İşyerinde geçici koruma kapsamında çalışan sayısının, aynı işyerinde çalışan Türk vatandaşı sayısının yüzde onunu geçmemesi esastır. Ancak, hiç Türk vatandaşı çalışanı bulunmayan veya toplam çalışan sayısı ondan az olan işyerlerinde, geçici koruma sağlanan en fazla bir yabancıya çalışma izni verilebilir.

Ayrıca, işveren tarafından; işyerinin kayıtlı bulunduğu ildeki İl Müdürlüğünden, çalışma izni başvurusu tarihinden önceki dört haftalık süre içerisinde yabancının çalıştırılacağı işi yapacak aynı nitelikte Türk vatandaşı bulunamadığının belgelendirildiği başvurularda istihdam kotası uygulanmayabilir. Bu hususun Bakanlıkça değerlendirilmesinde çalışma izni talebinde bulunulan sektör ve illere göre açık iş ve işe yerleştirmeler dikkate alınır.

İşverenlerce istihdam edilmek istenen ancak o işyerinde çalışan Türk vatandaşı sayısının yüzde onunu geçen her geçici koruma sağlanan yabancı için, Bakanlığa çalışma izin başvurusunda bulunulması öncesinde il müdürlüklerine başvuruda bulunularak istihdam kotası uygulanmayabileceğine yönelik belgenin alınması gerekmektedir.

Bu amaçla işverenlerce il müdürlüklerine yapılan başvuruyu izleyen dört haftalık süre içerisinde, istihdam edilmek istenen geçici koruma sağlanan yabancının çalıştırılacağı işi yapacak aynı nitelikte Türk vatandaşının bulunup bulunmadığına ilişkin olarak il müdürlüklerince gerekli değerlendirme yapılır. Dört haftalık sürenin bitiminde, yabancının çalıştırılacağı işi yapacak Türk vatandaşının o ilde bulunmadığının tespit edilecek olması halinde, il müdürlükleri tarafından işverenlere, geçici koruma sağlanan yabancının istihdam edilebileceğine yönelik bir belge verilir.

İstihdam kotası uygulanmayacağına yönelik olarak belge verilirken; işyerinin SGK tescil numarası, çalışma izni talep edilen işin meslek kodu ve o meslekte istihdam edilebilecek yabancı sayısı bilgileri açıkça belirtilecektir. Örneğin, il müdürlüğünce verilecek söz konusu belgede “123…” SGK tescil numaralı işyerinde 9312.02 Beden İşçisi (İnşaat) meslek kodu ile 15 işçi talebinin dört haftalık süre içerisinde karşılanamadığı hususları belirtilecektir.

4/11/2004 tarihli ve 5253 sayılı Dernekler Kanunu uyarınca kamu yararına çalışan dernek statüsüne sahip dernekler ile 30/7/2003 tarihli ve 4962 sayılı Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması ve Vakıflara Vergi Muafiyeti Tanınması Hakkında Kanun uyarınca vergi muafiyeti tanınan vakıflar tarafından insani yardım hizmeti faaliyetlerinde çalıştırılmak istenen geçici koruma sağlanan yabancılara ilişkin Bakanlığa yapılan çalışma izin taleplerinin değerlendirilmesinde istidam kotası uygulanmayacaktır.

3.6. Mesleki eğitim

Geçici koruma sağlanan yabancılar, en az altı aylık geçici koruma süresinin doldurulmuş olması koşuluyla, Türkiye İş Kurumu tarafından aktif işgücü hizmetleri kapsamında düzenlenen kurs ve programlara katılabilir ve bu kapsamda bir işyerinde mesleki eğitim ve işbaşı eğitimi görebilirler.

Mesleki eğitimlerini tamamlayan yabancıların eğitim gördükleri işyerinde çalıştırılmak istenilmesi durumunda, işverenler tarafından bu rehberle belirlenen usul ve esaslar çerçevesinde Bakanlığa başvuruda bulunularak çalışma izni alınması zorunludur. Bu kapsamda yapılan başvurularda istihdam kotası Bakanlıkça farklı uygulanabilir.

DÖRDÜNCÜ BÖLÜM

DİĞER HUSUSLAR

  1. Geçici koruma sağlanan yabancılar, çalışma izni muafiyeti veya çalışma izni olmaksızın Türkiye’de çalışamaz veya çalıştırılamaz.
  2. Geçici koruma sağlanan yabancıların ve işverenlerin çalışma ve sosyal güvenlik mevzuatı ile diğer ulusal mevzuattan kaynaklanan hak ve yükümlülükleri saklıdır.
  3. Geçici koruma kapsamında olan yabancılardan çalışma izni harcı alınacak, ikamet izni harcı alınmayacaktır.
  4. Geçici koruma sağlanan yabancılara verilen “çalışma izin belgesi” ile “çalışma izni muafiyetine ilişkin bilgi formu” ikamet izni yerine geçmez.
  5. Başvuru esnasında istenilen belgelerin yanısıra Bakanlıkça gerek görülmesi halinde ek belge talep edilebilir.
  6. Geçici koruma sağlanan yabancılara her seferinde en fazla 1 (bir) yıl süreli çalışma izni ve çalışma izni muafiyeti verilecektir.
  7. En az altı aylık geçici koruma süresini doldurmuş olan yabancılar, Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüklerine başvurarak “iş arayan” olarak kurum hizmetlerinden yararlanmak amacıyla kayıt yaptırabilirler.
  8. “Geçici Koruma Sağlanan Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmelik”te düzenlenmeyen konularda, 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun ile bu Kanunun Uygulama Yönetmeliği hükümleri uygulanır.
  9. Geçici koruma sağlanan yabancılara ilişkin “çalışma izni” ile “çalışma izni muafiyeti” başvuruları yabancıların 99 ile başlayan kimlik numarası ile yapıldığından, yabancıların sahip oldukları 98 ile başlayan numaraları ile http://www.goc.gov.tr/gecicikoruma/Pages/YabanciKimlikSorgulama.aspx adresinden sorgulama yapılarak 99 ile başlayan kimlik numaraları öğrenilebilir.
  10. Geçici koruma sağlanan yabancının çalışma izninin bulunup bulunmadığı ile çalışma izni muafiyeti kapsamında olup olmadığı Yabancı Çalışma İzni Sorgulama Sistemi (www.calismaizni.gov.tr) üzerinden yabancı kimlik numarası girilerek sorgulanabilir.

SURİYELİ MÜLTECİLERİN TÜRKİYE İŞGÜCÜ PİYASASINA ETKİLERİ

Suriye’de Mart 2011’den bu yana devam eden çatışmalar nedeniyle on binlerce kişi hayatını kaybetmiş, yaralanmış ve milyonlarca Suriyeli yaşadığı yerleri terk etmek zorunda bırakılmıştır. Kendi yaşam alanlarından ayrılmak zorunda kalan bu insanların bir bölümü Türkiye’ye göç etmiştir. Suriyeli ilk mülteci kafilesi Türkiye’ye 29 Nisan 2011 tarihinde giriş yapmıştır. Göç İdaresi Genel Müdürlüğü verilerine göre, 16 Şubat 2017 tarihi itibarıyla Türkiye’de kayıtlı olarak 2.910.281 Suriyeli bulunmaktadır.

Bu toplamın içindeki 259.238 kişinin, 10 kentte kurulan 22 geçici barınma merkezinde yaşadığı bildirilmektedir. Barınma merkezleri dışında yaşayan ve toplam kayıtlı nüfusun yaklaşık %90’ını oluşturan Suriyeli mültecilerin Türkiye’nin tüm illerine dağılmış olduğu görülmektedir. Suriyeli mültecilerin %45’i 18 yaşın üzerindedir. Yasal çalışma yaş dilimindeki 15-64 yaş aralığındakiler ise mültecilerin %63’ünü oluşturmaktadır. Bu kesimde yer alanlar (çocuklar dahil olmak üzere) çalışma ihtiyacı içindedir. Bu kişilerin önemli bir bölümü, yaşadıkları kentin özelliklerine göre, emek-yoğun ve ağırlıklı olarak vasıfsız işlerde çalışmaktadır. Çalışmanın yoğunlaştığı sektörler, mevsimlik işler olan tarım ve hayvancılık başta olmak üzere, inşaat, tekstil ve hizmettir. Çalışma ihtiyacı duyanlar ve çalışanlar sadece kamp dışında yaşayan Suriyeliler değildir. Kamplarda yaşayanların da günlük izinlerle özellikle tarımda çalıştığı bilinmektedir. Çocuk yaşta çok sayıda Suriyeli ağır koşullarda çalışmaktadır. Suriyeli mülteci kadınların bir bölümü tarımda ve hizmet sektöründe istihdam edilmekteyken, bir bölümünün de örneğin İzmir’de eve iş alarak gelir elde etmeye çalıştığı görülmektedir.

Türkiye’ye gelen kaçak mülteci işçiler; çoğunlukla çocuk ya da yaşlı bakımında, ev işlerinde ve inşaat sektöründe ucuz işgücü ihtiyacının karşılanması amacıyla istihdam edilmektedir. Mülteci işçiler, kaçak olduklarından hakkaniyetli ücret isteme, ücretle bağlantılı fazla çalışma ücreti talebinde bulunma ve bu türden istekleri için yasal yollara başvurma gibi olanaklardan da yoksundur. Kendilerini yasa dışına iten düzenlemeler nedeniyle, mülteciler, hayatlarının her alanında minimuma razı olmaya zorlanmaktadır. Bu temel olumsuzlukların yanı sıra, göçmen işçiler genel olarak sağlık ve iş güvencesinden yoksun, insan hak ve özgürlüklerine aykırı koşullarda çalıştırılmaktadır. 1 Resmi rakamların dışında, kayıt işlemi yapmayanlarla birlikte yaklaşık 3.200.000 Suriyeli olduğu tahmin edilmektedir.

Göçmenlere, yerli işgücünün yerine getirmekten kaçındığı ve –İngilizce terimlerin baş harfleriyle– “3-D” olarak kısaltılan “pis” (dirty), “tehlikeli” (dangerous) ve “küçük düşürücü” (demeaning) işlerde çalışmak düşmektedir. Türkiye, işsizliğin yüksek olduğu ve hemen her işi yapmak isteyenlerin bulunduğu, bu nedenle işçi sınıfı arasında rekabetin yüksek ve güvencesiz çalışma biçimlerinin yoğun olduğu bir ülkedir. Bu nedenle, Suriyeliler iş piyasasında geleneksel göçmen işçilerin yaşadıkları sorunları yaşamakla birlikte, bunu aşan sonuçlar üreten durumlarla da karşılaşmaktadır.

 

TÜRKİYE İŞGÜCÜ PİYASASINA BAKIŞ

Kasım 2016 itibarıyla, Türkiye nüfusunun 15 ve üzeri yaş dilimi, 59.069.000 kişiden oluşmaktadır. Bu sayının 30.781.000’lik kısmını, istihdam edilenler ve işsizler dahil olmak üzere, işgücü kapsamındakiler teşkil etmektedir. İşgücü kapsamındaki 27.067.000 kişi istihdam edilmekteyken, 3.000.715 kişinin işsiz olduğu görülmektedir. Resmi işsizlik oranı %12,3’tür. DİSK’in Şubat 2017 tarihli İstihdam ve İşsizlik Raporuna göre2 , “geniş tanımlı işsiz” sayısı aynı dönemde 6.611.000 kişiye, “geniş tanımlı işsizlik” oranı ise %20 ’ye yükselmiştir. TÜİK’in Kasım 2016 dönemine ilişkin verilerine göre, kayıt dışı (herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan) çalışanların oranı %33,3’tür.3 Görüldüğü gibi Türkiye’de toplam istihdamın önemli bir oranını kayıt dışı istihdam oluşturmakta ve kayıt dışı istihdamın en yaygın olduğu sektörün tarım olduğu anlaşılmaktadır. Tarımdan sonra kayıt dışı istihdamın en yüksek olduğu alanın sırasıyla inşaat sektörü ve ardından hizmet sektöründeki otel ve restoranlar olduğu görülmektedir. Kayıt dışılığın en düşük olduğu sektör sanayidir. 2 TÜİK tarafından kullanılan standart “işsizlik” tanımına göre, referans dönemi içinde istihdam halinde olmayan kişilerden iş aramak için son dört hafta içinde iş arama kanallarından en az birini kullanmış ve iki hafta içinde işbaşı yapabilecek durumda olan 15 ve daha yukarı yaştaki kişiler işsiz kabul edilmektedir. “Geniş tanımlı işsizlik” ise, klasik dar tanım kapsamında yer alan işsizler yanında, iş bulma ümidini kaybeden işsizleri, iş aramayan ancak çalışmaya hazır olan işsizleri, mevsimlik ve zamana bağlı eksik çalışanları kapsayan alternatif işsizlik tanımıdır. 3 Kayıt dışılık oranının hesaplanmasında “yaptığı işten dolayı herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna kayıtlı olmayan” kişiler dikkate alınmaktadır. TÜİK, istihdama ilişkin verilerini ve dolayısıyla kayıt dışılık hesaplamasını örneklem üzerinden yapmaktadır. Bu dönemde 44.010 örnek hane halkından 37.165’i ile görüşülmüş, bu hane halklarında bulunan 15 ve daha yukarı yaştaki 94.947 kişi ile anket uygulaması gerçekleştirilmiştir. Bu örneklemlere ve dolayısıyla kayıt dışılık hesaplamalarına Suriyeliler dahil edilmemektedir.

 

SURİYELİ MÜLTECİLERİN TÜRKİYE İŞGÜCÜ PİYASASINA ETKİLERİ

Kasım 2016 Kasım 2016 itibarıyla Türkiye işgücü piyasasında istihdam edilenlerin %68’ini oluşturan 18.423.000 kişi ücretli ve yevmiyeli çalışanlardır. İstihdam edilenler içinde işverenler, %4’lük oranla 1.198.000 kişiyken, kendi hesabına çalışanlar %17’lik oranla 4.561.000 kişidir. Ücretsiz aile işçileri ise %11’lik oranla 2.884.000 kişiden oluşmaktadır.

Kasım 2016 2011 yılında tarımın istihdam içindeki payı %23,3 iken bu oran Kasım 2016 itibarıyla %18,7’ye düşmüştür. Sanayinin istihdam içindeki payı da tarım düzeyinde olmasa da düşme eğilimindedir ve ilgili oran 2011 yılında %20,8 iken, 2016 yılında %19,6 olarak gerçekleşmiştir. Diğer yandan hizmetler sektörünün istihdam içindeki payı sürekli artma eğilimindedir. Hizmetler sektöründe çalışanların istihdam içindeki payı 2011 yılında %49,7 iken, bu oran Kasım 2016 itibarıyla %54,2’ye yükselmektedir. İstihdam içindeki payı artan diğer bir sektör, hizmetler düzeyinde olmasa da inşaat sektörüdür. Bu sektörün toplam istihdamdaki payı, 2011 yılındaki %7,2 oranından Kasım 2016 itibarıyla %7,4’e yükselmektedir.

 

SURİYELİ MÜLTECİLERE İLİŞKİN BAZI VERİLER

Yaş dağılımına bakıldığında, Türkiye’de 15-65 yaş aralığında 1.834.000 Suriyeli mülteci olduğu görülmektedir. Bu kesimin tümüne yakını işgücü kapsamında sayılmaktadır. Suriyelilerin %63’ünün çalışma ihtiyacı içinde olduğu görülmektedir. Ancak kaç kişinin çalıştığı konusunda kesin bilgi edinme olanağı bulunmamakla birlikte, yaklaşık 600.000 kişinin kayıt dışı biçimde çalıştığını tahmin ediyoruz.

 

AFAD tarafından 2014 yılında yayınlanan Suriye’den Türkiye’ye Nüfus Hareketleri:

Kardeş Topraklarındaki Misafirlik başlıklı raporda, Türkiye’deki Suriyelilerin eğitim ve mesleki durumları aşağıdaki şekilde yer almaktadır.  İşgücü, bir ülkede belirli bir dönem içerisinde 15-65 yaş arasındaki çalışabilir nüfustan çalışmak istemeyenler düşüldükten sonra kalan nüfustur. Diğer bir anlatımla, istihdam edilenler ile işsizlerin oluşturduğu tüm nüfus işgücünü ifade eder.

Eğitim durumu Eğitim durumu (6 yaş ve üzeri) % Okuryazar değil – 15,4 Okuryazar – 7,4 İlkokul – 34,8 Ortaokul – 22,1 Lise – 11,5 Üniversite ve üzeri 8,7 Türkiye’deki Suriyelilerin %34,8’i ilkokul mezunudur. Üniversite ve üzeri eğitimi olanların oranı sadece %8,7’dir.

Bu çalışmada, kamp dışında yaşayan Suriyelilerin yaklaşık yarısının mesleğinin olmadığı görülmektedir. Ankete katılanlardan, erkeklerin yaklaşık %80’i belirli bir mesleği olduğunu belirtirken, kadınlarda bu oran %10’u biraz aşmaktadır. Kadınların çok büyük bir çoğunluğunun mesleği olmadığı görülmektedir. Kadınların %50’si, savaş öncesindeki Suriye’de yaşamlarını “ev hanımı” olarak sürdürdüklerini beyan etmektedir.

Kadınların mesleki değerlendirmesindeki en yüksek grubu %3 ile öğretmenlik oluşturmakta; terzi, kuaför, çiftçi ve hemşire gruplarındaki kadınların oranı %1’in altında kalmaktadır. Suriyelilerin önemli bir kısmının eğitim düzeyinin oldukça düşük olduğu ve eğitim düzeyine bağlı olarak mesleklerinin de olmadığı, dolayısıyla ağırlıklı olarak niteliksiz bir işgücü ile karşı karşıya olduğumuz ortaya çıkmaktadır.

AFAD (2014b) tarafından yapılan araştırmada, iş arama durumlarına bakıldığında, kampta kalanların %51,9’unun ve kamp dışındakilerin de %77’sinin iş aradığı görülmektedir. Bekleneceği üzere, eğitim seviyesi arttıkça iş bulma olanağı da artmaktadır. Mesleki eğitimlerinin artırılması amacıyla, bakanlıklar tarafından 2016 yılı ortalarına kadar 4.200 kurs açılmış ve bu kurslarda 131.000 Suriyeli eğitim almıştır. Yaklaşık 40.000 Suriyelinin mesleki eğitim kursu ise devam etmektedir

 

TÜRKİYE’DEKİ SURİYELİ MÜLTECİLERİN İSTİHDAMININ HUKUKÎ BOYUTU

Türkiye, 1951 tarihli Mültecilerin Hukukî Durumuna Dair Cenevre Sözleşmesi’ni imzalamıştır. Ancak bu sözleşme, “coğrafi sınırlama” çekincesi ile kabul edildiğinden, Avrupa dışından gelenlere “mülteci statüsü” tanınmamaktadır. Bununla bağlantılı olarak, Nisan 2011’den itibaren ülkeye gelen Suriyelilere Türkiye tarafından uluslararası hukukta hiçbir karşılığı bulunmayan “misafir statüsü” verilmiş, Nisan 2012’de yayımlanan bir genelgeyle bu kişilerin “geçici koruma” altında oldukları kabul edilmiştir. Ekim 2014 tarihli Geçici Koruma Yönetmeliği, “geçici korumanın uygulama kapsamına, “ülkesinden ayrılmaya zorlanmış, ayrıldığı ülkeye geri dönemeyen, acil ve geçici koruma bulmak amacıyla kitlesel veya bu kitlesel akın döneminde bireysel olarak sınırlarımıza gelen veya sınırlarımızı geçen yabancılardan haklarında bireysel olarak uluslararası koruma statüsü belirleme işlemi yapılamayan yabancılaın girdiğini ifade etmektedir.

Geçici koruma kapsamındaki Suriyelilerin Türkiye’ye ilk girişlerin başladığı 2011 yılı Nisan ayından Ocak 2016’ya kadar yasal olarak çalışması mümkün değildir ve bu döneme kadar çalışanların tümü kayıt dışıdır. Geçici koruma kapsamı dışında, Türkiye’ye pasaportlu ve resmi yollarla giriş yapan Suriyelilerin ikamet ve ardından çalışma izni alması konusunda kolaylıklar sağlanmış ve bu kişilerin, Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkındaki Kanun kapsamında çalışmalarına olanak sağlanmıştır. Türkiye’de, geçici koruma kapsamı dışında yaklaşık 80.000 Suriyelinin olduğu belirtilmektedir. Bu kişiler Türkiye’de bulunan Suriyelilerin ancak %2,7’sini oluşturmaktadır.

Pasaportsuz ya da yasadışı yollardan Türkiye’ye giriş yapan ve geçici koruma statüsünde bulunan Suriyeliler, 4817 sayılı Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkındaki Kanun’dan yararlanamamaktadırlar. 6458 sayılı Yabancılar ve Uluslararası Koruma Kanunu, 11 Nisan 2013 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanmış ve bu kanunun 91’inci maddesi ile “geçici koruma” tanımlanmıştır. Geçici koruma kapsamındaki kişilerin hak ve yükümlülüklerinin ise Bakanlar Kurulu tarafından çıkarılacak yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiştir. Nitekim bu çerçevede, 22 Ekim 2014 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan Geçici Koruma Yönetmeliği ile geçici koruma statüsünden yararlanan “yabancılara sağlık, eğitim, iş piyasasına erişim, sosyal yardım ve hizmetler ile tercümanlık ve benzeri hizmetlerin sağlanabileceği düzenlenmiştir.

Geçici Koruma Yönetmeliği’nin, “İş piyasasına erişim hizmetleri” başlıklı 29. Maddesine göre, “Geçici korunanların çalışmalarına ilişkin usul ve esaslar, Bakanlığın görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının teklifi üzerine Bakanlar Kurulunca belirlenir”. Bakanlar Kurulunca, Suriyeli mültecilerin çalışmalarına dair usul ve esasları belirleyen Geçici Koruma Sağlanan Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmelik, 15 Ocak 2016 tarihli Resmî Gazete ’de yayımlanmıştır.

Türkiye’de mevzuat uyarınca hangi statüde olursa olsun yabancıların bazı meslek ve görevleri yapmaları mümkün değildir. Türkiye’deki yabancılar diş hekimliği, hastabakıcılık, ebelik, eczacılık, veterinerlik, özel hastanelerde sorumlu müdürlük, avukatlık, noterlik, özel ya da kamu kuruluşlarında güvenlik görevlisi, kara suları dâhilinde dalgıçlık, kaptanlık, kılavuzluk ve sair meslekler ve gümrük müşavirliği gibi iş ve meslekleri yapamamaktadır.

Suriyelilere çalışma hakkı tanıyan Geçici Koruma Sağlanan Yabancıların Çalışma İzinlerine Dair Yönetmeliğe göre çalışma izni ve istihdam kotası şu şekilde düzenlenmiştir.

Çalışma izni:

  • Yabancının geçici koruma kapsamında olduğunu belirten geçici koruma kimlik belgesinin/yabancı tanıtma belgesinin ve yabancı kimlik numarasının olması gereklidir.
  • Geçici koruma sağlanan yabancılar, geçici koruma kayıt tarihinden altı ay sonra çalışma izni almak için başvuruda bulunabilir.
  • Geçici koruma sağlanan yabancılara her seferinde en fazla 1 (bir) yıl süreli çalışma izni verilecektir.
  • Başvuru, yabancıları çalıştıracak işveren tarafından e-Devlet üzerinden yapılacaktır.
  • Mevsimlik tarım veya hayvancılık işlerinde çalışacak olan ve geçici koruma kapsamında bulunanlar çalışma izninden muaftırlar. Mevsimlik tarım veya hayvancılık işlerinde çalışacaklar il valiliğine başvuru yapacaktır.
  • Bakanlıkça, mevsimlik tarım veya hayvancılık işlerinde çalışacak geçici koruma sağlanan yabancılara il ve kota sınırlaması getirilebilecektir.
  • Bakanlığa çalışma izin başvurusu için; sağlık meslek mensuplarının Sağlık Bakanlığından, eğitim meslek mensuplarının ise Milli Eğitim Bakanlığından veya Yükseköğretim Kurulu Başkanlığından ön izin almaları gerekir.
  • Geçici koruma sağlanan yabancılara yasal olarak belirlenen asgari ücretin altında bir ödeme yapılamaz.

İstihdam kotası:

  • Geçici koruma sağlananların sayısı işyerinde çalışan Türk vatandaşı sayısının % 10’unu geçemez.
  • Toplam çalışan sayısı 10’dan az olan işyerlerinde, en fazla bir geçici koruma sağlanan yabancının çalışmasına izin verilebilir.
  • Çalışma izni başvurusu tarihinden önceki dört haftalık süre içerisinde yabancının çalıştırılacağı işi yapacak aynı nitelikte Türk vatandaşı bulunamadığının belgelendirilmesi halinde istihdam kotası uygulanmayabilir.

 

 

Çalışma İzni Sonrası Sorunlar

Yaygın işsizlik nedeniyle, iş için başvurularda öncelik yerli işgücüne verilmektedir. Suriyeli mültecilerin iş güvenliği ve iş sağlığı eğitiminden nasıl geçeceği belirsizliğini korumaktadır. Ayrıca, bu eğitimler sadece Türkçe olarak verilmektedir. Çalışma izinlerinin alınması için işverenlerin belirli bir tutarda ödeme yapmaları gerekmektedir. Özel bir durum olmadıkça işverenler bu yükümlüğü yerine getirmek istememekte, böylece Suriyelilerin istihdamı zorlaşmaktadır. Örneğin, “Tehlikeli ve çok tehlikeli” işlerde Mesleki Yeterlilik Belgesine sahip olmayan kişiler 31 Aralık 2016 tarihinden itibaren çalıştırılamamaktadır. Türkçe bilmenin ön koşul olması nedeniyle, Suriyelilerin bu belgeyi alması oldukça zor olacaktır. ILO Türkiye Ofisi tarafından 13 Haziran 2016 tarihinde düzenlenen Suriyeli İşçi, İşveren ve Girişimcilerin İşgücü Piyasasında Karşılaştıkları Sorunlar ve Çözüm Önerileri Çalıştayında öne çıkan sorunların bazıları şöyle tespit edilmiştir:

Kamuda gerekli düzenlemenin yapılmasına rağmen bankaların Suriyeliler adına hesap açmada sorun çıkarması, ücretlerin bankaya yatmasına engel olmaktadır. İlk aylarda yaşanan bu sorunun önemli ölçüde aşıldığını düşünüyoruz.

Türkiye’de ücret ödemeleri çalışanların banka hesaplarına yapılabilmekte, yasal olarak elden ödeme yapılamamaktadır.

Suriyelilerin diplomalarının denklik sorununun çözümlenmemesi, nitelikli işgücünün mesleğine uygun iş bulmasının önündeki engeller arasındadır. Yasal olarak düzenleme altına alınmış çeşitli konularla ilgili uygulamada yaşanan farklılıklar ve/veya keyfi uygulamalar nedeniyle mağduriyetler oluşmaktadır. Tek tip uygulama için kamu kurum ve kuruluş çalışanlarının bilgilendirilmesi, mağduriyetleri giderici tedbirlerin alınması, eşit işe eşit ücret ilkesinin garanti altına alınması gerekmektedir.

  • Kayıt dışı çalışmayı önleyici tedbirler alınması ve kayıtlı çalışan Suriyeli işçilerin sendikalara üye olması büyük önem taşımaktadır.
  • Eğitim seviyelerinin ve mesleki becerilerinin düşük olduğu göz önünde bulundurularak Suriyelilere yönelik mesleki eğitimler yaygınlaştırılmalıdır.
  • Çocuk işçiliğinin engellenmesi ve çocukların okula gönderilmeye teşvik edilmesi gerekmektedir. Sadece çalışma izninin verilmesi Suriyelilerin istihdamının sağlanması için yeterli değildir. İstihdamın devlet tarafından özendirilmesi ve bazı yükümlülüklerin devlet tarafından karşılanması ile çözüm için önemli adımlar atılmış olacaktır. Bu bağlamda, işverenler için vergi indirimi yapılmalı, SGK primlerinin bir bölümü kamu tarafından üstlenilmelidir. Kayıt dışı işçi çalıştıran ile çalıştırmayan firmalar arasında haksız rekabet yaşanması ve işgücü piyasasının uzun vadede bozulması riskinin ortaya çıkması da kaygıya neden olmaktadır.

 

Türkiye’de Yabancıların Çalışma Durumu Türkiye’de yabancılara çalışma izni verilmesi hakkındaki kanun, çalışma izni verilmesini bir dizi koşula bağlamaktadır ve çalışma izni almak oldukça zordur. İşsizliğin kronikleşmesi ve neredeyse her işi yapacak işgücünün bulunması, korumacılığı beraberinde getirmekte ve bu nedenle çalışma izni alınması zorlaştırılmaktadır.

Kayıtlı istihdamın önemli bir maliyet avantajı getirmemesi, Suriyeliler arasında nitelikli işgücünün az olması, kayıtlı bir Suriyelinin istihdam maliyeti karşılığında yerli işgücünün istihdam edilebilecek olması gibi etmenlerin Suriyelilerin kayıtlı istihdamını sınırladığı anlaşılmaktadır. Geçici çalışma izni verilenlerin %33’ünün sanayide, %19’unun hizmetler sektöründe, %4’ünün inşaat sektöründe ve %44’ünün de diğer sektörlerde çalıştığı görülmektedir. Suriyelilerin ağırlıklı olarak çalıştığı tarımda kayıt dışılığın devam ettiği, inşaat sektöründe az sayıda kişinin kayıt altına alındığı ortaya çıkmaktadır.

Kayıt Dışı Çalışmaya Etkileri İfade edildiği gibi işgücü kapsamında yaklaşık 1.645.000 Suriyeli bulunmaktadır. Bu kişilerin büyük bir bölümünün çalışma ihtiyacı içinde olduğu bilinmektedir. Çalışma ihtiyacı içindeki Suriyelilerin ne kadarının çalıştığına ilişkin sağlıklı verilerden yoksun olunmasına karşın, yaklaşık 600.000 kişinin kayıt dışı biçimde çalıştığına ilişkin tahmini yinelemek gerekmektedir.

TÜİK’in Kasım 2016 dönemi İşgücü İstatistikleri verisine göre, herhangi bir sosyal güvenlik kuruluşuna bağlı olmadan (kayıt dışı) çalışanların oranı, %33,3 olarak gerçekleşmiştir. Kayıt dışılık oranının hesaplanması anket uygulaması ile gerçekleştirilmektedir. Bu örneklemeye Suriyeliler dahil edilmemektedir. Bu nedenle, Suriyelilerin kayıt dışılığa etkisinin tam olarak ölçülebilmesi mümkün değildir. 2016 Kasım dönemi itibarıyla kayıt dışı biçimde istihdam edilen 9.018.000 kişiye, yaklaşık 600.000 Suriyeliyi eklediğimizde kayıt dışı istihdam edilenlerin sayısının 9.618.000’e çıktığı ve kayıt dışılık oranının %33,3’ten %35,5’e yükseldiği görülecektir.

Toplam istihdam içinde ücretli veya yevmiyeli olarak kayıt dışı biçimde çalışan 3.394.000 kişi söz konusudur. Kayıt dışı olarak çalıştığı tahmin edilen 600.000 Suriyeliyi eklediğimizde ücretli veya yevmiyeli olarak çalışan sayısı 3.994.000’e çıkmaktadır. Bu durumda ücretli veya yevmiyeli çalışanlarda kayıt dışılık oranı %18,4’ten %21,7’ye çıkmaktadır. Suriyelilerin istihdama dahil edilmesi ile ücretli veya yevmiyeli çalışanlarda kayıt dışılık %18 oranında artmaktadır.

Şanlıurfa’da Harran Üniversitesi ve Karacadağ Kalkınma Ajansı iş birliğinde gerçekleştirilen ILO araştırması kapsamında görüşülen işyerlerinin %27’sinde Suriyeli çalışmaktadır. TİSK tarafından hazırlatılan bir raporun değerlendirmesine göre, “Kayıt dışı çalışmanın tarafları açısından bakıldığında, her iki tarafı da mağdur eden bu durum, küçük ve kurumsallaşmamış işletmeler ile daha kurumsal işletmeler arasında haksız rekabet yaratmaktadır”.

İşsizliğe Etkileri Ucuz ve yerli işgücü ile ikame edilebilirliği nedeniyle Suriyelilerin istihdamı, yerli işçilerle rekabeti artırmaktadır. Bu durum yerli işgücünün Suriyeli işgücü ile karşı karşıya kaldığı her il ve sektörde yaşanmaktadır. Rekabet, yerli işgücünün çalışma koşullarının da aşağıya çekilmesine yol açmaktadır. Suriyeli nüfusun yoğun olduğu yerlerde artan işsizlik oranları, toplumda Suriyelilerin yerli nüfusun işini elinden aldığına yönelik algılar oluşturmaktadır. Nitekim 2014 yılında yapılan bir ankete göre Türk halkının “Suriyeliler işlerimizi elimizden almaktadır” önermesine desteği %56,1 olarak gerçekleşmiştir.

Adana, Gaziantep, Hatay, Mardin, Şanlıurfa illerinde ise bu önermeye destek verenlerin oranı %68,9 olmuştur

Suriyelilerin istihdam piyasasına girmesi bir yandan işsizliğin artmasına yol açarken, öte yandan artan işsizliğin yarattığı tehdit, yerli işgücünün çalışma koşullarının ücretler başta olmak üzere aşağıya doğru çekilmesine neden olmaktadır. Sınıf içi rekabet, hangi milliyetten olursa olsun tüm işçiler için genellikle hakların geriye götürülmesi sonucunu doğurmaktadır. Ayrıca, “işlerinin ellerinden alınıyor olduğu” duygusunun oluşması yerli işgücünde ırkçılığı ve milliyetçiliği körüklemekte, bunun sonucunda Suriyelilerle çatışma riski de artmaktadır.

Suriyelilere yönelik giderek arttığı izlenen ırkçı saldırılarda, başka faktörlerin yanı sıra işsizlik de önemli rol oynamaktadır. Suriyeliler iş piyasasına daha fazla girdikçe, sıradan gerekçelerle saldırı ve linç girişimlerinin de daha fazla artması olasıdır.

 

Çalışanların Suriyeli İstihdamına Bakışı

Türkiyeli çalışanların büyük bölümünün Suriyelilerin istihdamına sıcak bakmadığı görülmektedir. Böyle bir çalışan, Suriyelileri, işini elinden alma potansiyeli taşıması, daha düşük ücretle çalışmaya razı olması gibi faktörler nedeniyle, kendi geleceği için büyük bir tehdit olarak görmektedir. Bu gözlemimizi çeşitli araştırmalar da doğrulamaktadır.

ILO Türkiye Ofisi için Şanlıurfa’da yapılan bir araştırmada, çalışanların yaklaşık dörtte üç gibi önemli bir bölümünün Suriyelilerin çalışmasını istemediği ortaya çıkmıştır. ILO araştırmasına göre, Türkiyeli çalışanlar, Suriyelilerin işyerlerindeki verimliliği olumsuz yönde etkilediği, dil bilmeme ve kültürel yapı farklılığı nedeniyle işyerlerinde iletişim ve sosyal uyum sorunu yaşadığı, çalışma disiplinini bozduğu ve güvenlik konusunda zafiyet yarattığı yönünde görüş belirtmektedirler.

Araştırma bağlamında yapılan bir ankete katılanların %90’a yakını, Suriyeli çalışanların kayıt dışı istihdamı arttırdığını ve Türklerin işsiz kalmasına neden olduğunu, Suriyeli çalışanlardan dolayı Türklerin gelir düzeyinin düştüğünü ifade etmiştir.

 

Suriyeliler Hangi Sektörlerde Çalışıyor?

 

Suriyeliler genellikle vasıfsız işlere yönelmekte ve mevsimlik işler olan tarım ve hayvancılık başta olmak üzere, inşaat, tekstil ve hizmet sektörlerinde daha yoğun olarak çalışmaktadır. İnşaat ve tarım gibi alanlara yönelinmesinde, çalışma sırasında Türkçeye daha az gereksinim duyulması, dolayısıyla iletişim gereğinin başka yollarla karşılanabilmesinin ön planda olduğu değerlendirilmektedir. Ayrıca, eğitim seviyelerinin genel olarak düşüklüğü ile birlikte, eğitim görmüş olanların da durumlarını diploma vb. aracılığı ile kanıtlamakta karşılaştığı zorluklara ağır geçim sorunları eşlik etmekte ve böylece Suriyeliler, zor koşullarda ve düşük ücretlerle çalışmaya razı olmaktadır.

Çalışma ihtiyacı duyanlar ve çalışanlar sadece kamp dışında yaşayan Suriyeliler değildir. Kamplarda yaşayanlar da aldıkları günlük izinlerle özellikle tarımda çalışmaktadır. Çocuk yaşta çok sayıda Suriyeli ağır koşullarda çalışırken, kadınların yaygın bir kısmı tarımda ve hizmet sektöründe istihdam olanakları bulmakta, bir bölümünün de eve iş alarak gelir elde etmeye çalıştığı gözlenmektedir.

Tarımda çalışma alanları, yaşanılan ildeki tarımsal üretimin çeşitliliğine göre değişmekte, tek bir alanda değil farklı alanlarda çalışılmaktadır. Tarımsal ürüne göre çalışma takvimine uyularak, bir kentteki üründe işin bitmesiyle başka bir kente geçiş söz konusu olmaktadır.

Tekstilde Durum

Suriyelilerin yoğun olarak çalıştığı sektörlerden biri de tekstildir. Sektörün neredeyse tüm kentlere yayılmasına bağlı olarak Suriyelilerin de yaklaşık aynı şekilde dağıldığı görülmektedir. Ağırlıklı olarak küçük işletmelerde istihdam olanağı bulan Suriyelilerin küçük bir kesiminin büyük işletmeler ve bağlı birimlerde çalıştığı anlaşılmaktadır. Yaygın olarak küçük işletmelerde başvurulan kayıt dışı çalıştırma örneklerine büyük işletmelerde de rastlanmaktadır.

İnşaat Sektörü

Suriyeliler, eğitim düzeylerinin düşüklüğü ve buna bağlı olarak niteliksiz işgücü bakımından iş bulmanın kolay olması nedeniyle yaşadıkları hemen tüm illerde inşaat sektöründe yaygın olarak çalışmaktadırlar. Suriyelilerin, yoğun olarak yaşadıkları bazı kentlerde bu sektöre işgücü sağlamanın bir yolu olarak ayrı “amele pazarları” oluşturduğu görülmektedir. Yerlilerden daha ucuza çalışacak işçi arayanlar açısından bu pazarlar önemli bir işlev görmektedir. Örneğin, Antakya’da kent dışında ayrı bir yerde Suriyeli amele pazarı bulunmaktadır. Antakya’da Suriyeli inşaat işçilerinin amele pazarı. Benzer bir durumu İzmir’de, Suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı semtlerden Limontepe’de de görmek mümkündür.

İnşaat sektörü Türkiye’de gerek kayıt dışı çalışma gerekse de taşeronlaşmada ilk sırayı almaktadır. Özel sektörde taşeronlaşma verilerine bakıldığında %80 oranı ile ilk sırayı inşaat sektörünün aldığı görülmektedir. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığının 2017 yılı ocak ayı verilerine göre inşaat sektöründe 1.556.403 kişi çalışmaktadır.

Sendikalı işçi sayısı, %3,1 oranı ile 48.267’dir. Sendikalı işçilerin tümüne yakını kamu işyerlerinde çalışmaktadır ve özel sektörde sendikal örgütlenme neredeyse yoktur. İnşaat işkolu, özel sektör bakımından tümüyle denetimsiz, sendikasız ve kayıt dışı bir alandır. Sektörün bu durumu, vasıfsız işçilik özellikleriyle Suriyelilerin bu işkolunda yoğunlaşmasına elverişli bir zemin oluşturmaktadır.

Taşeron ilişkileri üzerinden şekillenmiş olması ve çalışma koşullarının ağırlığı, inşaat sektörünün temel özelliklerindendir. İş cinayetlerinde ilk sırayı alması ve yaralanma ile sonuçlanan iş kazalarının yoğunluğu inşaat sektöründeki çalışma koşullarının ağırlığını göstermektedir. 4.7. Suriyeli Çocuk İşçiler Çocuk işçiliği, belirli yaş gruplarındaki çocukların doğası gereği ortaya çıkabilecek zararlı koşullar nedeniyle “yasak iş” olarak tanımlanan işlerdendir. Türkiye’de İş Kanunu’na göre 15 yaşın altındaki çocukların çalışması yasaktır. Tehlikeli işler için asgari çalışma yaşı ise 18›dir. Suriye’den Türkiye’ye gelen çocukların büyük bölümü kırsalda tarla ve bahçelerde, kentlerde ise atölye ve sokakta çalıştırılmaktadır. Çalışma alanları tekstil, hizmetler, inşaat ile mevsimlik tarım işleri ve çobanlık olarak belirtilebilir. Çocuklar bu işlerde bazen aile bireyleri ile birlikte, bazen de tek başlarına çalışmak durumunda kalmaktadırlar. Türkiye, dünyada en fazla çocuk mülteci barındıran ülke 12 konumundadır.

Türkiye’de yaşayan kayıtlı Suriyelilerden %45,5’i 18 yaşın altındadır ve bu kapsamda 1.323.989 Suriyeli bulunmaktadır. Bu çocukların büyük çoğunluğu ya hiç eğitim almamakta ya da çok yetersiz düzeyde bir eğitim alabilmektedir. Türkiye’de Suriyeli mültecilerin karşılaştığı zorluklardan en çok etkilenenler çocuklardır. İyi beslenememekte, anne-babalarının artan psikolojik rahatsızlıklarına maruz kalmakta, hastalandıklarında uygun tedavi görememekte, kayıt dışı çalışmaya itilmekte, cinsel istismara uğramakta, eğitim hakkından faydalanamamaktadırlar. Suriyeli Mültecilerle Dayanışma Derneği Başkanı Muhammed Salih Ali’nin değerlendirmesi şöyledir: “En kötüsü eğitim. Bir nesil cahil kaldı, çocuklar okulsuz kaldılar.

İnsanlarımıza tavsiyemiz; çocuklar en azından Türkçe öğrensinler ve toplumla kaynaşsınlar.” Eğitim hakkından mahrumiyete aile bütçesine katkıda bulunma ihtiyacının eşlik etmesi çocukların çalışmaya yöneltilmesine yol açmaktadır.

Eğitim kurumlarına ulaşabilecek daha az sayıda çocuğun da çalışma zorunluluğu içinde olması, bu çocukların okula yönlendirilmesini engelleyen bir etmendir. Bu durum bir döngüye neden olmakta ve eğitimsiz kalan Suriyeli çocuk işçilere, mesleki eğitim ve beceriden yoksun oldukları için yetişkinliklerinde de güvencesiz ve riskli işlerde çalışmaktan başka bir seçenek kalmamaktadır. UNICEF’in Ekim 2016 tarihli verilerine göre, okul çağında olan Suriyeli çocuk sayısı 860.000, okula kayıtlı Suriyeli çocuk sayısı ise 490.000’dir. Okul dışı Suriyeli çocuk sayısının ise 370.000 olduğu tahmin edilmektedir. Resmi sayılar farklılık göstermektedir. Dönemin Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’nın, 2016 yılı Nisan ayında yaptığı açıklamaya göre, Türkiye genelinde kayıtlı okul çağındaki Suriyeli çocuk sayısı 756.808’dir. Bakan, “Milli Eğitim Bakanlığına bağlı okullarda yaklaşık 75 bin, geçici eğitim merkezlerinde yaklaşık 250 bin, toplam 325 bin Suriyeli çocuğun okullaşması sağlandı” demekteydi.

Suriye’deki savaşın en büyük mağduru olan mülteci çocuklar, eğitim hakkından mahrum bırakılmalarına ek olarak ailelerinin yaşam mücadelesine ortak oluyor. Aile bireylerinden yetişkinlerin iş bulamaması ve çalışsalar bile ulaşabildikleri düşük gelir düzeyi, aile büyüklerinin elde ettikleri gelirle yaşamının güçlüğü çocukları çalışmaya zorlamaktadır. Çocuk işgücü kullanımının hızla yaygınlaştığı sektörlerin kayıt dışılığın en yüksek olduğu sektörler olduğu vurgulanmalıdır. Suriyeli çocuk işçiler, trikotaj atölyelerinde, tekstil fabrikalarında, kuru meyve fabrikalarında, ayakkabı imalat atölyelerinde ve araba tamirhanelerinde, tarım işçiliğinde, sokaklarda kâğıt mendil, su satıcılığı gibi işlerde çalıştırılmaktadır.

 

Suriyeli Kadınlar

İşgücü istismarının yollarından biri de ucuz göçmen kadın emeğidir. Kadınlar, tarım başta olmak üzere, evde bakım ve diğer hizmet sektörlerinde yaygın olarak çalışmaktadır. Tüm diğer göçmen işçiler gibi Suriyeli kadın işçilerde, sık sık cinsel taciz ve istismara maruz kalmaktadır ve çoğu zaman tahammül ederek çalışmak durumundadır. Suriyelilerin genel olarak eğitim düzeylerinin ve mesleki vasıflarının yetersiz olduğunu belirtmiştik.

Bu genel durum kadınlar için çok daha fazla geçerlidir. AFAD’ın 2014 tarihli Türkiye’de Suriyeli Kadınlar Raporuna göre, okuryazar olmayanların oranı %21 seviyesindedir. Sadece okuryazar olduğunu belirtenler %8, ilkokul mezunu olanlar %35, ortaokul mezunları %20, lise mezunu olanlar %10 ve üniversite veya daha yüksek bir eğitim seviyesine sahip olanlar ise %6 oranındadır.

Mesleği olan kadınlar yalnızca %10’luk bir kesimi oluşturmaktadır. Bu kadınların yaklaşık yarısı Suriye’de devlet memuru olarak çalıştığını beyan etmiştir. Kadınların meslek değerlendirmesindeki en yüksek grup %3 ile öğretmenliktir. Bunun dışında terzi, kuaför, çiftçi ve hemşire gruplarındaki kadınların oranı %1’in altındadır. Kadınların %50’sinin ise savaş öncesindeki Suriye’de “ev hanımı” olarak yaşadıklarını ifade ettiği yukarıda aktarılmıştı. Kadınlar iş yaşamında mesleki yetersizlik ve vasıfsızlık nedeniyle erkek işçilerden daha fazla emek-yoğun ve vasıfsız işleri yapmak zorunda kalmaktadır.

Sadece ev dışında değil, eve iş alma sistemiyle de çalışan kadınlar olduğu görülmektedir. Örneğin, İzmir’de evlerinde parça başı dikiş işleri yaparak gelir elde etmeye çalışan kadınlar vardır. Evde iş yapan bir kadın.

 

Suriyeliler Kendi İşyerlerini Açıyor

Suriyelilerin istihdamının bir başka biçimi, kendi işyerlerini açmasıdır. Özellikle yoğun yaşadıkları illerde giderek artan sayıda Suriyelinin kendi işyerini açtığı gözlenmektedir. Açılan işyerleri ağırlıklı olarak Suriyelilerin ihtiyaçlarını karşılamakta ve bu işyerlerinde istihdam edilenler de Suriyeliler olmaktadır. Bu işyerleri küçük işletme, bir başka deyişle küçük esnaf olarak adlandırılan yerlerdir. Gıda ve bazı ihtiyaç maddelerinin satıldığı bakkal, lokanta, fırın, kahvehane gibi iş yerleri başta olmak üzere, yine küçük ölçekte giysi satan mağazaların açıldığı görülmektedir. İşyeri açmak için gerekli belgelerin tamamlanması, izinlerin alınması bir dizi prosedürü gerektirdiğinden kamu makamları açılan işyerlerine kolaylık göstermekte, bazen hiç belge istemeyebilmektedir.

Hatay ilinin Reyhanlı ilçesinde yaptığımız araştırmada, ilçedeki küçük işyerlerinden neredeyse yarısının Suriyeliler tarafından işletildiği ve büyük bölümünün de herhangi bir resmi kaydının olmadığı görülmüştür.

İşyerlerini çalıştıranlarla yapılan görüşmede, belediye ve vergi dairelerinden yetkililerin bu duruma göz yumdukları, toleranslı davrandıkları belirtilmiştir. Şanlıurfa’da yapılan bir araştırmada, ankete yanıt verenlerin %70’i tarafından, işverenlerin ve yetkili birimlerin kayıt dışı çalıştıkları bilgisine sahip olmalarına rağmen herhangi bir işlem yapılmadığı ifade edilmiştir. Benzer bir durum, yapılan başka araştırmalarda da görülmektedir.

Suriye’den gelenlerin iş kurma taleplerindeki artış sonrasında başta Türkiyelilerden istenen belgelerin Suriyelilerden de alınması yoluna gidilmiş, ancak büyük zorluklarla karşılaşılarak konunun çözümü kısa sürede aciliyet kazanmıştır. Bundan dolayı, yerel idari makamların sorunu nasıl çözeceklerine ilişkin yaptıkları başvuru üzerine Maliye Bakanlığı özetle “evrak-belge taleplerinin mümkün olduğunca azaltılması, işlemlerin muadil belgelerle yürütülmesi ve işlemlerin kolaylaştırılması” yolunda görüş bildirmiştir (Gelirler Genel Müdürlüğünün 26.08.2013 tarih ve 80391 sayılı yazısı).

Şirketlerin çoğunluğunun Suriyelilerin yoğun olarak yaşadığı illerde açıldığı görülmektedir. 2014 yılında Türkiye’de açılan toplam şirket sayısı 1.257 iken, bu sayının 1.181’i Suriyelilerin en fazla yaşadığı 10 kentte toplanmıştır. Bir başka anlatımla, 2014 yılında açılan şirketlerin %94’ü bu 10 kentte açılmıştır. Bu, yeni işyerlerinin çok büyük ölçü- de Suriyelilerin ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla açıldığını göstermektedir.

Suriyeliler bu işyerlerinden dil sorunu olmadan alışveriş yapabilmekte, kendi gelenek ve ihtiyaçlarına uygun yiyecek, giysi gibi ihtiyaçlarını karşılayabilmektedir. Bu iş yerleri aynı zamanda yukarıda belirtildiği üzere Suriyeliler için de istihdam olanağı yaratmaktadır. Mersin’de faaliyet gösteren Suriye menşeli firma sayısı 2009’da 25 iken 2014’te 279’a yükselmiştir. Oransal olarak bakıldığında Mersin’de faaliyet gösteren firmalar içinde Suriyelilerin sayısal payı 2009 yılında %6,3 iken 2014 itibarıyla bu pay %31,2 gibi yüksek bir düzeye çıkmıştır.

Suriye’deki iç savaş öncesi Gaziantep Ticaret Odası’na kayıtlı 60 civarında Suriyeli firma varken 2014 Ekim itibarıyla bu sayı 209’a yükselmiştir.

 

Suriyeli Girişimcilerin Karşılaştığı Sorunlar

Türkiye’de yatırım yapan Suriyeliler de çeşitli sorunlar yaşamaktadır. ILO’nun yaptığı çalıştayda ortaya çıkan sonuçlara göre Suriyeli girişimcilerin karşılaştıkları sorunlar ve istemleri ana başlıklarıyla şöyledir:

Suriyeli iş adamları yurtdışına çıkamamakta, hatta Türkiye içinde de seyahat kısıtlamaları yaşamaktadır. Vize alamadıkları için çeşitli ülkelerdeki müşterilerini Türkiye’ye davet edememektedirler. Suriyeli iş adamları ve girişimciler, her sene vize almak yerine vize sürelerinin Türkiye’de kalma sürelerinin uzatılmasına bağlı olarak uzatılmasının ve çalışma izin sürelerinin de aynı şekilde uzatılmasının daha faydalı olabileceğini düşünmektedirler. Suriyeli iş adamlarının ve yatırımcıların karşılaştığı bir diğer sorun ise Türkiye’deki yasal düzenlemelerin uygulanmasında karşılaşılan farklılıklardır. Düzenlemelere dair mevzuatın yeterince bilinmemesi ve bu konuda rehberlik eden kurumların hizmetlerinin sınırlı kalması sıkıntılara yol açmaktadır. Suriyelilerin mülkiyet hakkının olmaması yeni yatırımları engellemektedir. Türkiye’de inşaat yatırımları yapan Suriyeliler geçici de olsa mülkiyet hakkına sahip olmak istemektedir.

Gerekli yasal düzenlemeye rağmen bankalarda hesap açmada sorun yaşanmaktadır. Diploma denkliği için Suriyelilerden Suriye’de mezun oldukları üniversitenin onayı istenmekte ve iletişim sağlanamadığı için bu süreç aksamaktadır. Diplomalara denklik sağlanması için uzmanlardan oluşan heyetler oluşturulmalı ve bu heyetler aracılığıyla Suriyelilerin mesleki becerileri ve eğitimleri belgelendirilmelidir. İşlerin etkin yürütülmesi için kamu kurumlarında Arapça bilen memur çalıştırılmasına ihtiyaç vardır.

 

TÜRKİYELİ İŞVERENLERİN GÖRÜŞLERİ

Suriyelilerin işgücü piyasasına girmesi doğal olarak Türk vatandaşı işverenlerin de gündemindedir. Türkiye İşveren Sendikaları Konfederasyonu (TİSK) Yönetim Kurulu Başkanı Yağız Eyüboğlu’nun tespitleri şöyledir: “Suriyeli sığınmacıların önemli bir bölümü geçimlerini sağlamak için iş aramaktadır. İşgücü piyasasına dahil olan bu yeni işgücü güvencesiz, sigortasız, olumsuz iş sağlığı ve güvenliği koşullarında, düşük ücretle küçük ölçekli iş yerlerinde kayıt dışı olarak istihdam edilmekte; bir bölü- mü de mevsimlik tarım işleri, inşaat gibi düşük nitelikli işlerde çalışmakta ve çocuk işçiliği sorunu yaşanmaktadır. Öte yandan, Suriyeliler tarafından kurulan işyerlerinin tamamına yakını da kayıt dışıdır”

Eyüboğlu, Suriyelilerin ucuz işgücüne kaynaklık ettiğini belirtmekte ve “Genel ücret düzeyinde düşme, Türk iş gücünün işini kaybetmesi” gibi gelişmelerden söz etmektedir. Ayrıca, Suriyeliler tarafından açılan işyerlerinin kayıtsız olması nedeniyle de önemli bir haksız rekabet sorunu yaşandığını ifade etmektedir.

TİSK başkanı, Suriyeli sığınmacıların işgücü piyasasında düzgün işlere ulaşmalarının önündeki en büyük engelin, büyük bir bölümünün eğitim seviyelerinin çok düşük olması ve gelir getirici bir mesleğe sahip bulunmamaları olduğunu ifade etmektedir. Eyüboğlu, Türkiye’deki Suriyeliler konusunda hâlâ tam ve sağlıklı verilerin bulunmamasına dikkat çekmekte ve Suriyelilerin eğitim, iş ve meslek bilgilerinin derlenmesinin, demografi, eğitim, sağlık ve sosyal gelişim açısından takip edilmelerinin, doğru politikaların uygulanması bakımından zorunlu olduğunu belirtmektedir.

TİSK tarafından yayınlanan bir raporda, Türkiye’deki Suriyelilerin kalıcılık eğiliminin her geçen gün daha da güçlendiği, bu nedenle geleceğe yönelik uyum politikalarının ele alınmasının zorunlu olduğu vurgulanmaktadır. Bu konuda yapılacakların sadece idari ve yasal düzenlemeler boyutunda kalmasının yetersiz olacağı; başta iş ve ekonomi dünyası olmak üzere toplumun diğer bütün kesimlerinin de konuya ilgi duymasının, çeşitli proje ve politikalar üretmesinin çok önemli olduğu değerlendirilmektedir.

TİSK raporuna göre, iş dünyası, Suriyelilerin Türkiye’deki kalıcılığı hususunda neredeyse hiçbir tereddüt taşımamaktadır. İşverenlerin Suriyelilerin Türkiye’de kalıcılığının oluşturacağı sorunlara ilişkin görüşleri ana hatlarıyla şöyledir:

  • İşverenlere göre Suriyeliler, ihtiyaç olan bölgelere ve sektörlere yönlendirilmeli ve böylece dağılımları da makul bir zemine oturtulmalıdır.
  • İşverenler, sektörel ve bölgesel analizlere dayalı bir biçimde planlamalar yapılmadan çalışma hakkı verilmesinin kayıt dışı ekonomiyi, rekabeti ve işsizliği ciddi bir biçimde olumsuz etkileyeceğinden endişe etmektedir.
  • Eşit piyasa ve rekabet koşullarında çalışmalarına izin verilmesinin Türk ekonomisine katkı sağlayacağı görüşü güçlü olmakla birlikte, kayıt dışı çalışmanın kayıtlı hale gelmesi sonucu Suriyeli bir işgücünün maliyetinin ortalama bir Türk çalışan seviyesine geleceği ve bu durumda da Suriyeli işgücünün cazibesinin azalacağına dikkat çekmektedirler. Bu konuda işverenler devletten teşvikler beklemektedir. Ayrıca, istihdam imkanları yaratılırken yerel halkın mağdur edilmemesi, izinlerin iş huzurunu etkilemeyecek şekilde kotalar halinde verilmesi gerekliliğini vurgulamaktadırlar.
  • Suriyeliler için yaratılacak istihdam alanının devlet öncülüğünde gerçekleştirilmesi talebi de işverenler arasında oldukça yaygındır. İş dünyasının temsilcileri devletin hem yatırımcı hem eğitici, hem de düzenleyici olarak konuya müdahil olmasını çok önemsediklerini belirtmektedir.
  • Türkiye’deki temel sorunun mesleksizlik ve vasıfsızlık olduğunu her vesileyle ifade eden işverenler, Suriyelilere ciddi meslek eğitimlerinin verilmesi gereğini ifade etmektedir. İşveren kesimine göre, Suriyelilerin Türkiye ekonomisine entegrasyonu yasal düzenlemelerle, dil ve meslek eğitiminden geçmektedir.
  • Turizm alanının bir “estetik, huzur ve güven” alanı olduğunu özellikle vurgulayan sektör temsilcileri, Suriyelilerin bu illerden uzak tutulması gerektiğini, aksi halde çok ciddi turizm kayıplarının gündeme geleceğini, bunun da mevcut istihdamı olumsuz etkileyeceği için, ardından Suriyelilere yönelik tepkilerin katlanarak artacağı endişelerini ifade etmektedirler.
  • Başta mevsimlik işçilik olmak üzere tarım sektörünün, hayvancılığın, inşaat, imalat sektörlerinin Suriyelilerin istihdamı bakımından uygun olacağına dair işverenlerde genel bir kanaat söz konusudur. Bu konuda söz konusu sektörlerde istihdamın geçici niteliği ve nitelik gerektirmeyen işgücüne ihtiyaç duyulması başlıca etkendir.
  • Türkiye’deki Suriyelilerin istihdamı konusunda en somut önerilerden biri hayvancılık sektöründen gelmiştir. Türkiye’de 44 milyon küçükbaş, 14 milyon büyükbaş hayvan olduğunu ifade eden konunun uzmanları, çobanlık mesleğinin Türkiye’de tercih edilmediğini, bu nedenle de bu alanda ciddi bir açık olduğunu vurgulamaktadır. Bu çerçevede yaklaşık 100.000 kişilik bir istihdam potansiyelinin Suriyeliler dikkate alınarak planlanabileceği belirtilmektedir.

İşverenlerin en önemli talepleri arasında, Suriyelilerin kayıt dışında bulunan işyerlerinin kayıt altına alınması yer almaktadır. Kayıtsız işyerlerinin haksız rekabet yarattığı belirtilmektedir. Örneğin, Gaziantep’in Suriyeliler sayesinde düşük maliyet imkanına kavuştuğu ve artık Gaziantep’le rekabet edilemediği ifade edilmiştir. Kayıt dışılık, ekonomik dengeleri olumsuz yönde etkilediği gibi, rekabeti engelleyerek haksız kazancı artırmakta ve yasalara uygun çalışan kurumları mağdur etmektedir. Kayıt dışılık çalışanlar açısından da olumsuz sonuçlar yaratmaktadır. Türkiye yasalarına göre, kayıt dışı yabancı işçi çalıştırılması parasal cezaya tabidir. 2016 yılı için çalışma izni olmaksızın işçi olarak çalışan yabancıya kişi başı 881 TL, çalıştıran işverene 8.848.000 TL ceza uygulanmaktadır. Ancak cezaların uygulanması konusunda etkin bir çalışma yapılmadığı bilinmektedir.

İşverenlerin görüşleri, ILO tarafından yaptırılan Şanlıurfa’da İşverenlerin ve İşçilerin Suriyeli İstihdamına Bakışı başlıklı araştırmaya ana başlıklarıyla şu şekilde yansımıştır.

  • İşverenler Suriyelilerin istihdamına olumlu bakmalarına karşın, istihdam konusunda yaşanan en önemli dört sorunu sırasıyla dil, sosyal uyum, çalışma izinlerinin olmaması ve güvenlik algısı olarak ifade etmiştir. Söz konusu sıralamayı, yeterli bilgi ve donanıma sahip olmamaları, çalışma disiplini konusundaki sorunlar ve maliyetler izlemektedir.
  • Buna göre, işletmelerin %68’inin Suriyeli çalıştırmanın güvenlik sorunlarına neden olduğunu düşündüğü, %67 civarındaki bir kesimin Suriyeli çalıştırmanın dil nedeniyle sorun yarattığını düşündüğü, %63’ünün Suriyeli çalıştırmanın düzeni bozduğunu düşündüğü, %60’ının Suriyelilerin yeterli bilgi ve donanıma sahip olmadığını düşündüğü ve %5’inin Suriyeli çalıştırmanın maliyetli olduğunu düşündüğü sonuçları elde edilmiştir.

 

Uzmanlar, her 400 küçükbaş hayvan için 1 çoban ihtiyacı olduğunu ve sadece 44 milyon küçükbaş hayvan için 110 bin çobana ihtiyaç duyulduğunu ifade etmektedirler. İşletmelerin %13’ü Suriyeli çalıştırma nedenlerini, düşük ücret sayesinde işçi maliyetinin düşük olmasına bağlamaktadır.

Yapılan çalışmada işletmeler, %60 gibi yüksek bir oran ile gerektiği zaman Suriyeli çalıştırabileceklerini ifade etmektedir. İşletme sahiplerinin %64 gibi önemli bir oranı ise, devlet desteği olması durumunda Suriyeli istihdamı konusunda olumlu bakış açısına sahip olduklarını belirtmektedir. „ Hiçbir koşulda Suriyeli çalıştırmayacağını söyleyen işletmelerin oranı %32’dir.

Suriyelilere karşı ortaya çıkabilecek olumsuz intibaların giderilmesinde; devlet tarafından uygulanabilecek uyum programlarının, hizmet içi eğitimlerin geliştirilmesinin önemli bir payı olacağı belirtilmektedir. İşletmelerin yaklaşık dörtte üçü, Suriyelilerin ülkelerine dönebilme ihtimalini akılda tutarak, bu kesimin çalıştırılmasının risk olduğunu ifade etmektedir.

İşletmelerin yaklaşık %90 gibi yüksek bir oranı, Suriyelilerin kendi ülkelerine dönmeleri gerektiği yönünde görüş bildirmişlerdir.

Genel olarak göçmen işçilerin yerli işçilerle farklı yanlarından birini, yerli işçinin yapmak istemediği işlerin göçmen işçiler tarafından yapılması oluşturmaktadır. Ancak, bu durum Türkiye bakımından birtakım farklılıklar taşımaktadır. İşsizliğin fazlalığı ve hemen her işi yapacak olan yerli iş gücünün varlığı, sorunu daha da ağırlaştırmakta, yerli işçilerle Suriyeliler arasında rekabeti artırmaktadır. Rekabet ortamı, her iki kesim için ücretlerin aşağıya doğru çekilmesi, çalışma koşullarının geriye doğru gitmesi sonucunu yaratmaktadır.

Yerli işçilerin ücret başta olmak üzere herhangi bir hak talebi karşısında işverenler, kendilerine önerilen koşulları kabul etmemeleri halinde, daha ucuza Suriyeli işçi çalıştırabileceklerini belirtmektedir.

Suriyeli işçiler, yerli işçilerle karşılaştırıldıklarında daha kötü koşullarda, güvencesiz biçimde ve daha düşük ücretlerle çalıştırılmaktadır. Tüm diğer koşullar yanında, ücretlerinin ödenmemesi gibi temel bir sorunla boğuşmaktadırlar.

Düşük Ücretler

Suriyeli mülteciler, daha ağır işleri yapmalarına ve işyerinde daha uzun süre kalmalarına rağmen yerli işçilere göre çok daha az ücretle çalışmaktadır. Ücret farklılığı yapılan işe göre değişmektedir. Vasıfsız işlerde ücret düşüklüğü önemli farklara ulaşırken, vasıflı işlerde yerli işçiye daha yakın olmaktadır. Bu konuda yapılan çalışmaların bulguları, araştırmanın yapıldığı illere ve sektörlere göre değişiklik göstermektedir.

Ayrımcılık

Suriyelilerin çalışma yaşamında karşılaştığı sorunlardan birinin ayrımcılık olduğu görülmektedir. Birçok işyerinde, Suriyelilere daha olumsuz davranılmakta, Suriyeliler zaman zaman hakaret ve aşağılamayla karşılaşmaktadır. İşyerlerinde Suriyeli olmaları nedeniyle herhangi bir ayrımcılığa maruz kalıp kalmadıkları sorusuna, Suriyelilerin %60’ı ayrımcılığa maruz kaldığı yanıtını vermiştir. İşyerinde çalışan yerli işçilerle farklı bir davranış görmediğini belirtenler %40 oranında kalmıştır. Ayrımcılığın, ağır işlerin verilmesi, aşağılanma ve kötü davranışa maruz kalma şeklinde belirdiği aktarılmıştır.

Ödenmeyen Ücretler

Ücretlerinin ödenmemesi Suriyeli işçilerin yaşadığı en önemli sorunlar arasındadır. İşverenlerin, bir sorun yaşadıklarında hangi makama şikâyet edeceklerini, haklarını nerede arayacaklarını bilememeleri ve en önemlisi kayıt dışı çalışmaları gibi nedenlerle Suriyelilerin ücretlerini ödememeleri yaygın davranışlardan biridir.

Ücretini isteyen bir işçi: “Sürekli, bugün git yarın gel diyorlar. En son yılbaşında ödeme yapacaklarını söylemişlerdi, ancak 100 lira verip gönderdiler. Bir evde dört aile kalıyoruz, bazen yiyecek ekmek bulamıyoruz. Çaresiz kalmış durumdayız, insan yerine konulmak istiyoruz.” Suriyelilerle yapılan görüşmelerde, “Önceki işyerinizden neden ayrıldınız” sorusuna verilen yanıtlar arasında birinci sırayı ücretlerin düşüklüğü alırken, ikinci sırada ücret alamama ya da düzensiz ödeme yapılması bulunuyor.

Ücretlerini isteyen Suriyelilere ‘kapı’ gösterilirken, düzenli ücret alamayanlar ise tekrar tekrar iş aramaya çalışmaktadır.

İşçi Sağlığı ve Güvenliği

Yapılan çalışmalar; daha önce sanayi işyerlerinde çalışmamış ve tecrübesiz kişiler olmaları, işe uyum sürecinin daha uzun olması, bulundukları ülkenin dilini iyi bilmemeleri, ayrıca tehlikeli işlerde daha çok çalıştırılmaları ve günlük çalışma sürelerinin yerli işçilere göre daha uzun olması gibi nedenlerden dolayı göçmen işçilerin iş kazalarına daha fazla maruz kaldığını ortaya koyuyor.

Özellikle 2016 yılında bu durum daha belirgindir. 2016 yılında milliyetlerine göre göçmen işçi ölüm oranları şöyledir: %61 Suriyeli %12 Afgan %5 Gürcü %4 Ukraynalı %4 İranlı %2’şer Iraklı, Özbek ve Rus. Suriyeliler iş yaşamına daha fazla girdikçe daha fazla iş cinayetine maruz kalmakta ve yaşamlarını yitirmektedir.

Nitelikli/Vasıflı Suriyeliler

Türkiye’de çalışma imkânı bulamayan, eğitimli, belirli bir vasfı olan Suriyelilerin Türkiye’den ayrılma ve Avrupa’ya gitme eğilimleri daha yüksektir. Yasal yollarla çalışma olanağının kısıtlı olmasının yanında “vatandaş” ya da “mülteci statüsüne sahip olmaları bile şimdilik gerçekçi görünmediğinden, nitelikli bu kesim İngilizce bilmelerinin de etkisiyle Avrupa’ya gitme eğilimindedir. Bu kişiler, kendi vasıf ve mesleklerine uygun iş bulamadıklarından, Suriye’deki toplumsal konumlarının da etkisiyle, buldukları vasıfsız ve düşük ücretli işleri tercih etmemektedir.

Leave a comment



barlas-law-firm-logo-white

Adres

AGAOGLU MASLAK1453
Maslak Mah. Tas Yoncası Sok.
C7 Blok D:45 Kat:8
Sariyer Istanbul – Turkey

+90 212 274 99 53 / 54
info@barlaslaw.com

© 2019 Barlas Hukuk Bürosu. Tüm Hakları Saklıdır.

site by boozaa

error: Bu içerik korumalıdır.