Türkiye Hızlı Tüketim Malları Perakendeciliği (“Htm”) Sektör İncelemesi Nihai Raporu

Geleneksel perakende kanalın ağırlığını koruduğu Türkiye’de, organize HTM perakendeciliği yıllar itibarıyla gelişimini sürdürmektedir. HTM organize perakende sektöründe pazarın yoğunlaşma seviyesi hızlı bir şekilde artmaktadır. Yıllar itibarıyla pazar paylarının seyri izlendiğinde, ilk dört firmanın pazar payı artarken, yerel ve bölgesel marketlerin pay kaybettiği görülmektedir. Yapılan incelemeler kapsamında sektörde yaşanan bu yoğunlaşmanın yavaş ilerleyen ve fark edilmeyen devralmalar yoluyla değil, yeni mağaza açılışları ile gerçekleşmektedir. Bu itibarla, perakende sektörüne özel olarak birleşme ve devralma bildirim eşiklerinin düşürülmesine gerek olmadığı sonucuna ortaya çıkmaktadır. HTM perakendeciliği sektöründe yoğunlaşmanın artıyor olması, ürünlerin üretildiği, paketlendiği ve tedarik edildiği pazarları da şekillendirmeye başlamıştır. Pazar payı en yüksek ilk dört perakendeci teşebbüsün pazar payları ve pazar güçleri arttıkça bu teşebbüslerin tedarik piyasasındaki alım güçleri de artmaktadır. Bu alıcı gücü; küçük ölçekli tedarikçiler ve yerel tedarikçiler üzerinde daha etkili olurken, pazar gücüne sahip olan veya dünya çapında faaliyet gösteren tedarikçiler için sınırlı bir seviyede kalmaktadır.

Alıcı gücünün artması ile birlikte perakendecilerin tedarikçiler üzerinde haksız ticari uygulamalarda bulunduğu iddiaları gündeme gelmektedir. Bu uygulamalara örnek olarak çeşitli isimler altında tedarikçilerden bedel alınması, ödeme vadelerinin uzatılması ve sözleşmede tek taraflı değişiklik yapılması verilebilir. Alıcı gücünün kötüye kullanılması küçük ve orta ölçekli tedarikçilerin faaliyetlerini zorlaştırarak, bu teşebbüslerin rekabetçi güçlerini zayıflatabilmektedir. Küçük ve orta ölçekli işletmelerin ülke ekonomisinin temel taşları olduğu dikkate alındığında, bu aktörlerin gelirlerinin azalmasına, yatırım, yeni pazarlara açılma ve yeni ürün geliştirme güdülerinin zayıflamasına yol açabilecek söz konusu uygulamaların engellenmesinin şart olduğu anlaşılmaktadır.

Teşebbüslerin alıcı güçlerinin kötüye kullanmamasının garanti altına alınması perakendeciler arasındaki rekabete de olumlu yansımaktadır. Fiyatların düşmesi HTM perakendeciliği sektöründe rekabetten beklenen faydaların kazanılmasında önemli bir rol oynayabilecek, pazarın rekabetçi yapısına olumlu bir şekilde katkı sağlayabilecektir.
Alıcı gücünün kötüye kullanılmasının engellenmesi amacıyla Avrupa Komisyonu tarafından 2019 yılında Haksız Ticari Uygulamalar Direktifi yürürlüğe konulmuştur. İlgili düzenleme yüksek alıcı gücü karşısında görece güçsüz konumda bulunan çiftçileri, çiftçi kuruluşlarını, tarım ürünü tedarikçilerini ve işlenmiş tarım ürünlerini satan tedarikçileri korumak suretiyle tarım-gıda tedarik zincirinin bütünü bakımından sağlıklı bir piyasa ortamının tesis edilmesini amaçlamaktadır. Benzer düzenlemelerin ülkemizde de hayata geçirilmesi gerektiğinden bu bakımdan söz konusu Direktif yol gösterici olmuştur.

Bu çerçevede Perakende Ticaretinin Düzenlenmesi Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi Taslağı (Kanun Taslağı)’nda haksız ticari uygulamalara ilişkin olarak;
– Bozulabilir tarımsal ürünler ve gıda ürünleri bakımından 30 günü aşan ödeme vadelerinin,
– Diğer tarımsal ürünler ve gıda ürünleri bakımından 60 günü aşan ödeme vadelerinin,
– Bozulabilir gıdalarda kısa sürede yapılan iptal bildirimlerinin,
– Alıcının tek taraflı sözleşme değişikliklerinin,
– İşlemle ilgili olmayan ödeme taleplerinin,
– Kayıp ve bozuk mal riskinin tedarikçiye transferinin,
– Tedarikçinin talebine rağmen alıcı tarafından tedarik sözleşmesine yazılı onay verilmemesinin,
– Ticari sırların alıcı tarafından kötüye kullanılmasının,
– Alıcı tarafından yapılan ticari misillemelerin,
– Tüketici şikâyetlerinin incelenmesi maliyetinin tedarikçiye aktarılmasının yasaklanması gerektiği düşünülmektedir.
Diğer yandan yine aynı düzenleme kapsamında;
– Satılmayan ürünlerin iadesinin,
– Listeleme, raf ve stok bedellerini tedarikçinin ödemesinin,
– Promosyon için tedarikçinin ödeme yapmasının,
– Pazarlama için tedarikçinin ödeme yapmasının,
– Reklam için tedarikçinin ödeme yapmasının,
– Alıcının tedarikçinin ürünlerini satmak için kullanılan alanlara yerleştirilmesi için tedarikçiden personel ücreti almasının ise yasaklanmasına veya bu hususlarda perakendecilerce ücret talep edilebilmesinin ancak taraflar arasında yapılan sözleşmelerde konuya ilişkin açık bir düzenleme bulunması durumunda söz konusu olabileceğine yönelik düzenleme yapılmasına ihtiyaç olduğu değerlendirilmektedir.
Ayrıca bu düzenlemelerin etkin ve sürekli bir şekilde uygulanabilmesi için,
– Düzenlemelerin takip ve denetimi için bağımsız bir birimin tesis edilmesi,
– Söz konusu birimin; göreve özgü yapılandırılması, şikayet veya resen inceleme yapma yetkilerini haiz olması,
– İlgili birimin haksız ticari uygulamaların gizli yürütülme olasılığı dikkate alınarak habersiz inceleme yapma yetkisinin olması,
– Birimin; bilgi isteme, para cezası tesis etme, ihlali doğrudan sonlandırma gibi yetkilerle donatılması gerekmektedir.
İdari para cezaları kapsamında;
– Haksız ticari uygulamaların önlenmesine yönelik olarak tesis edilecek para cezalarının caydırıcı nitelikte olması,
– İhlal sonlandırılana kadar süreli olarak işleyebilmesi,
– Caydırıcılığın sağlanması için idari para cezasının teşebbüs cirosu üzerinden tesis edilmesi ve tekerrür halinde cezada artırım olanağının bulunması gerektiği düşünülmektedir.
Bunlarla birlikte;
– Perakendecinin bu düzenlemelerden kaçınmak amacıyla, satın alma için başka bir firma aracılığı ile sorumluğunu devretmesinin önlenmesi için bağlı ortaklık, ilişkili şirket, bağlı şirketi ifade edebilecek ekonomik bütünlük ilkesinin düzenlemede yer almasının ve
– Olası ihtilafların çözümü için; uzlaşma, arabuluculuk ve tahkim gibi alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına başvuru imkanlarının bir dava şartı olarak belirlenmemesine, alternatif uyuşmazlık çözüm yollarına başvurulmasının ilgili birim nezdindeki şikayet hakkına halel getirmemesine yönelik düzenlemelerin hayata geçirilmesinin faydalı olacağı düşünülmektedir.

Bu öneriler arasında indirimle ilgili olarak, indirimli olacağının duyurulduğu (geleneksel medya, sosyal medya veya sair duyuru ve reklamlarla) süre boyunca ürünün mağazada bulunmasının ve bu süre boyunca ürünün duyurulan indirimli fiyattan satılmasının sağlanması gerektiği bulunmaktadır. Tüketiciler şikayetlerinde çoğu zaman benzer hususları gündeme getirmişler, indirimli olacağı duyurulan ürünlerin perakendecilerde bulunamadığını belirtmişlerdir. Bu düzenlemenin hem tüketicinin hem de rekabetin korunması adına fayda sağlayacağı değerlendirilmektedir.

Rekabet hukuku mevzuatında hâlihazırda bir dikey anlaşmanın grup muafiyetinden faydalanıp faydalanmadığının incelenmesinde sağlayıcı pazar payına ek olarak alıcı pazar payı eşiği kriteri tek alıcıya sağlama yükümlülüğü içeren anlaşmalar haricinde kullanılmamaktadır. Perakendecilerin alıcı gücünün artması sebebiyle alıcı pazar payı eşiğinin mevzuata eklenebileceği düşünülmektedir. Öte yandan, Avrupa Birliği uygulamasında da olduğu gibi alıcı gücünün kötüye kullanılmasının gerçek anlamda önlenebilmesinin Avrupa Komisyonunun Direktifi’ne benzer bir düzenlemenin ülkemiz mevzuatına kazandırılmasıyla mümkün olabileceği değerlendirilmektedir.

 

barlas-law-firm-logo-white

Adres

AGAOGLU MASLAK1453
Maslak Mah. Tas Yoncası Sok.
C7 Blok D:45 Kat:8
Sariyer Istanbul – Turkey

+90 212 274 99 53 / 54
info@barlaslaw.com

© 2019 Barlas Hukuk Bürosu. Tüm Hakları Saklıdır.

site by boozaa

error: Bu içerik korumalıdır.