1981 yılında çıkartılan 2527 sayılı Kanun Türkiye’de ikamet eden Türk soylu yabancıların ihtiyaç duyulan meslek ve sanatları serbestçe yapabilmelerine, Kamu, Türk Silahlı Kuvvetleri ve Güvenlik Teşkilatı hariç olmak üzere, özel kuruluş veya İşyerlerinde bu meslek ve sanat dallarında çalıştırılabilmelerine olanak sağlamaktadır. 4817 sayılı Kanun çıktıktan sonra 2527 sayılı Kanunda Türk soylu yabancılara çalışma izni verme yetkisinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığında olduğu belirtilmiştir. Bununla birlikte İçişleri ve Dışişleri Bakanlıklarından görüş alınması hüküm altına alınmıştır. Kanunla birlikte aynı yıl Kanunun Uygulama Yönetmeliği de çıkartılmıştır.
Türk soylu yabancılar ile ilgili en büyük muamma hangi uyrukluların Türk soylu sayılacağıdır. Çevre ülkelerden ve Balkanlardan ülkemize gelen Türklerin bu kapsamda çalışma haklarından yararlanmak istedikleri bilinmektedir. Kanunda ve Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde yabancılara yasak meslekleri yapabilecek Türk soylu yabancıların kapsamı hakkında bir hüküm bulunmamaktadır. Bu durum hukuksal bir eksiklik değildir. Zira bu konuda hem idarenin takdir yetkisi ön plana çıkmakta hem de gizlilik dereceli mevzuatla çerçevesi çizilmektedir. İçişleri Bakanlığınca çok gizli dereceli Yönerge çıkartılmıştır. Bu kapsamda gelen çalışma izin başvurularını Çalışma Bakanlığı başta İçişleri Bakanlığı olmak üzere ilgili kuramların görüşlerini alarak ve mevzuata bakarak Türk soylu yabancılar kapsamına girip girmediğine karar verecektir. Uygulamada ağırlıklı olarak Balkan göçmenleri bu statüden yararlanmaktadır.
2527 sayılı Kanunda ve ilgili mevzuatında Türk soylu yabancılar için çalışma izni almaktan muafiyet belirtilmemişti. Nitekim, 2003 yılında çalışma izinlerinin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Ba- kanlığı’ndan verilmesini öngören 4817 sayılı kanun çıktıktan sonra, aynı yıl 2527 sayılı kanunda değişiklik yapılmıştır. Bu değişikliği sağlayan kanunun 30. maddesi uyarınca “Türk soylu yabancıların, kanunlarda Türk vatandaşlarının yapabileceği belirtilen meslek, sanat ve İşlerde çalışabilme ve çalıştırılabilmeleri için, özel kanunlarda aranan nitelikleri taşımak ve yükümlülükleri yerine getirmek şartıyla, bu Kanun ve Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanuna göre, İçişleri ve Dışişleri Bakanlıkları ile diğer ilgili bakanlık ve kuruluşların görüşleri alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca izin verilir” hükmü getirilmiştir.
Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı 4817 sayılı Kanunun 30. maddesi uyarınca Türk soylu yabancıların muafiyetine ilişkin 2009 yılında gizli ibareli bir yönetmelik çıkarmıştır.13 Yönetmelik; “7.3.2009 tarihinden önce ikamet tezkeresi almak suretiyle Türkiye’de ikamet etmekte olup da; kamu düzeni, milli güvenlik ve devletin dış politikası bakımından sakıncası bulunmayan Batı Trakya Türkleri ile Irak, Çin (Doğu Türkistan), Afganistan, Bulgaristan ve Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti uyruklu Türk soylu yabancılardan 7.10.2009 tarihine kadar talepte bulunanlar, İçişleri ve Dışişleri bakanlıklarının görüşü alınarak Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığınca çalışma izninden muaf tutulabilir” hükmü getirmiştir. 2527 sayılı Yasa kapsamındakiler ve KKTC uyruklular kapsam dışındadır. Belirtilen tarihten sonra ikameti olan Türk soylu yabancılar ise çalışma izni alacaklardır.
Belirtilen yönetmelik TMMOB tarafından açılan dava sonucunda Danıştay tarafından “6235 sayılı Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği Kanunu ve 4817 sayılı Kanun uyarınca Türk soylu da olsa yabancı bir mühendisin çalışma izninden muaf tutulamayacağı” gerekçesiyle yürütmesi durdurulmuştur. Böylece, Türk soylu yabancıların da – yabancılara yasak meslekler kuralından muafiyet tanınanlar dahil – Türkiye’de çalışmaları için çalışma izni almış olmaları gerekmektedir. Fakat, 4817 sayılı Kanunun Uygulama Yönetmeliğinde Şubat 2012’de yapılan değişiklikle Türk soylu yabancılara çalışma izinleri değerlendirme kriterleri uygulanmadan verilecektir.
Genel olarak Türk vatandaşlığını kaybeden kişiler kayıp tarihinden itibaren yabancı muamelesine tabi tutulur, Bu kişiler çalışma hakkı açısından da yabancı sayılırlar. Fakat, yurtdışında yaşayan ve bulunduğu ülkenin vatandaşlığına geçmek isteyen Türk vatandaşları için bu hükme bir istisna getirilmiştir. Çifte vatandaşlığı kabul etmeyen devletlerde Türkler Türk vatandaşlığından ayrılmaya zörlanmaktadır. İşte Türk vatandaşlığından ayrılmak istememesine rağmen sosyal ve ekonomik sebeplerle bulunduğu ülkenin vatandaşlığına geçmek isteyen kişileri korumak amacıyla Türk Vatandaşlığı Kanununda değişikliğe gidilmiştir. Kanunun 28. maddesine göre doğumla Türk vatandaşı olup da çıkma izni almak suretiyle Türk vatandaşlığım kaybedenler ve üçüncü dereceye kadar olan altsoyları, istisnalar dışında Türk vatandaşlarına tanınan haklardan aynen yararlanmaya devam ederler. Bu haklardan birisi de çalışma hakkıdır. Türk Vatandaşlığı Kanunu sadece kamu görevliliği için sınırlama getirmiş bunun dışında çalışmayı istisnalar arasında saymamıştır. O halde 4817 sayılı Kanunun kapsam dışında bıraktığı izin almak suretiyle vatandaşlıktan çıkarılanlar yani mavi kart almaya hak kazananlar çalışma izninden muaftırlar. Aynı zamanda bu Türk soylular yabancılara yasak meslekleri de yapabilirler.
Türk vatandaşlığından bu nedenle çıkan vatandaşların, Türk vatandaşlığı dolayısıyla kazanmış oldukları hakların önemli bir kısmının korunması için mavi kart uygulamasına gidilmiştir. Bu kişilere istemeleri halinde haklarını faydalanırken kullanacakları mavi kart düzenlenir. Mavi kart sahibi vatandaşlar Türkiye’ye geldiklerinde birçok işlem ve hizmet altınlarında Türk vatandaşı gibi muamele görürler. Mavi kart; kişilerin bizzat kendilerinin talebi halinde verilmektedir. Bu belgeyi, yurt dışında; Türk Dış Temsilciliklerimiz, yurt içinde; Nüfus ve Vatandaşlık İşleri Genel Müdürlüğü ile İl Nüfus ve Vatandaşlık Müdürlükleri vermeye yetkilidirler.
4817 sayılı kanun çalışma izni bakımından Türk soylu yabancılara istisnalar getirirken KKTC uyrukluları ayrıca saymıştır. KKTC uyrukluların Türk soylu kavramının içinde yer almamasının nedeni KKTC’nin bağımsız bir devlet olarak kabul edilmesidir. KKTC uyruklular Türkiye açısından özel bir statüdedirler. Bu statüyü belirleyen son zamanlı düzenlemelerden biri de iki ülke arasında 1999 yılında imzalan antlaşmadır. Antlaşmada KKTC vatandaşlarının 2527 sayılı Kanun kapsamından çıkartılarak özel bir statüde değerlendirmeleri hükme bağlanmıştır. Özel bir statüye kavuşturulmaları için gerekli yasal düzenlemelerin yapılmasına yönelik süreç tamamlanıncaya kadar izin alma prosedüründe mevcut uygulamaya devam edilecektir. Antlaşmada çalışma ve ikamet iznine ilişkin bir muafiyet öngörülmemiş sadece izin sürelerinin azami 5 yıl olduğu belirtilmiştir. KKTC uyruklular çalışma izni almaktan muaf tutulmuşladır, diğer Türk soylular sadece değerlendirme kriterlerinden muaf tutulmuşlardır.
Türk soylu yabancı ne demektir?
Türk hukuku açısından yabancılar içerisinde farklı bir durumu Türk soylu yabancılar oluşturur. Ne Türk Vatandaşlığı Kanununda ne de Türk soylu yabancıların çalışmasına ilişkin kanunda “Türk soyluluk” tanımlanmamıştır. Ayrıca Türk soyluluğun hangi esaslara göre tespit edileceği mevzuatta da yer almamaktadır. Kimin Türk soylu olduğuna yapılan resmi başvurular üzerine yetkili makamlar karar verecektir. Yabancılar içerisinde Türk soylu olmanın en önemli farklılığı çalışma hakkı açısından getirilmiştir. 2527 sayılı Türk soylu yabancıların Türkiye’de meslek ve sanatlarını serbestçe yapabilmelerine imkan tanıyan Kanun Türk soylu yabancılar için yabancılara yasaklanan mesleklerle ilgili özel hükümler getirmiştir.